OH my god! Oh my god! Bir de “Bebeğim”. Banu Alkan demek, bu iki cümle demek. Ağzından düşmüyor. Ve tabii her zamanki gibi dünyanın en iddialı kadını. Akılda, duyguda, güzellikte, zekâda. Bir tarafıyla da gır gır aslında. Ne zaman dalga geçip ne zaman ciddi olduğunu anlamıyorsunuz. Başka bir gezegende yaşıyor gibi. Ve zamanı dondurmuş gibi. Senin ağzından güzel olduğumu duymak isterim dedi bana. Ben de yazıyorum işte: Güzel!
“Dünya Güzellerim” programının çekimleri yeni sona erdi, yurda döndünüz. İnince yeri öptünüz mü?
– Öpmez miyim!? Türkiye’me döndüm diye son derece mutluyum! Ülkemiz gibisi gerçekten yok. Dokusu, kokusu, ah o iyot kokusu bir başka. Ama ben aynı zamanda dünyalıyım, seyahat etmekten de hoşlanıyorum. Yine de yeri öptüm…
En çok neyi özlediniz?
– Denizin kokusunu. Bir de zeytinyağında pişmiş bol maydanozlu çok iyi bir köfte özledim.
Toplam kaç gün oldu gideli?
– Bir ay bebeğim.
Nasıl geçti?
– Muhteşem, muhteşem! Hiçbir zaman unutulmayacak anılar. İzlediğinizde kahkahalara boğulacaksınız Ayşe Hanımcığım. Her kelimede bir mesaj, her kelimede bir kahkaha. Ve olağanüstü bir hayat sevgisi…
Siz nasıl bir ekiptiniz?
– Valla, hayatımda bu kadar nefis bir ekiple hiçbir yerde çalışmadım. Yönetmenimiz de efsaneydi, tüm Türkiye, “Kim bu adam?” diyecek. Muhteşem ötesi bir program çekti. Bence ülkemizin böyle bir şeye ihtiyacı da vardı. O kadar acı şeyler yaşadık ki son zamanlarda. Ama bizi izleyecekleri o bir saat boyunca, inanın her şeyi unutacaklar. Bir komedi filmine gitmiş gibi olacaklar ve dünyanın bütün renklerini görecekler! Hindistan çok eski ve çok değerli bir kültür. Çok eğlendik, çok şey öğrendik. Olağanüstüydü Ayşe Hanımcığım, ben “Bitmesin bu rüya!” diyordum…
Mesela nereler sizi etkiledi?
– Varenasi etkiledi. Hindular için kutsal biliyorsunuz. Hindistan’da 24 saat ölü yakılan tek yer…
Gidip izlediniz mi ölü yakılma törenlerini?
– Zaten hepsi ortadaydı, görmemek mümkün değil. Biz kimseye rahatsızlık vermeden, her tür ayine katıldık. Efsane yönetmenimiz de her şeyi çekti.
BENİ DE İNEK TEPTİ!
Başınıza ürkütücü bir şeyler geldi mi?
– Bülent Hanım’ı yılan soktu, beni inek tepti! En son 3 yaşımdayken olmuştu. Zor kurtarmışlar. Bir de bu yaşımda Hindistan’da oldu. Neyse ki ucuz atlattım. Hindistan’da kutsal ya inek, bir şey de diyemiyorsun!
Nepal’de Vietnam’da nereleri gördünüz?
– Her yeri Ayşe Hanımcığım, programda görürsünüz, her yeri üçer saat…
BU PROGRAMIN YILDIZI TABİİ Kİ BENİM!
Yıldızı kim bu programın?
– Tabii ki Banu Alkan! Kesinlikle hiç şüpheniz olmasın!
Ortalığı yakıp yıkacak mısınız?
– Valla, öyle görünüyor bebeğim!
Bu program izlenirse, Bülent Hanım sayesinde izlenecek diyenlere katılmıyorsunuz yani…
– Tabii ki katılmıyorum. Bu bir ekip işi. Öncelikle efsane yönetmenimiz sayesinde, sonra da biz sanatçılar sayesinde izlenecek. Herkesin bir izleyicisi var…
“Bitikler programı” gibi abuk sabuk konuşanlar da var, onlara ne diyeceksiniz?
– Benim harika bir kahkaham vardır Ayşe Hanımcığım. Atayım da cevap olsun… Ne bitiği! Ölümünden yüzyıl sonra da raflarda sinema sanatçıları var. Elizabeth Taylor raflarda değil mi, Marilyn Monroe raflarda değil mi? Sinema yıldızlığı böyle bir şey bebeğim…
Topluma yanlış rol model olduğunuzu söyleyenler var… Ne diyorsunuz?
– Yok, ben her zaman doğru olmuşumdur! Çok güzellikler vermişimdir. Mesela gençlerin bir kısmı, bugün iyi dişlere sahipse, kesinlikle payım var. Ben yüzlerce kez canlı yayınlardan, “Dişlerinizin kıymetini bilin! Gerçek bir diş, bir milyon dolar değerindedir!” dedim. Hayatım boyunca faydalı mesajlar verdim topluma. Niye yanlış rol model olayım? Yok öyle bir şey. Kimse böyle bir şey diyemez. Ancak kıskananlar…
DÖRT KADINIZ GİRDİK TABİİ BİRBİRİMİZE!
Siz en çok nerede heyecanlandınız?
– Valla, yönetmenim beni heyecanlandırıyor! Benim için yönetim çok önemli. Bana en heyecan veren şey, iyi yönetilmek. Kolay değil bizim gibi kadınları idare etmek. Biz hepimiz profesyoneliz, ama yönetmenimiz bu kadar güçlü, genç, dinamik, zeki olmasaydı, bu kadar zorlu ülkelerde hayatta bu başarıyı elde edemezdik…
Hiç 4 kadın birbirinize girdiniz mi?
– Oldu, olmaz mı? Onları da izleyeceksiniz. Her şey gerçek çünkü bu programda…
Tam tersine, her şeyin kurgu olduğunu söyleyenler de var…
– Ah bebeğim, izle kararını ver, ne kurgusu, dört kadınız, girdik tabii birbirimize…
Nereden inanacağız her şeyin gerçek olduğuna?
– İzleyince, o samimiyet hissi geçecek. İzle gör. Herkes akıllı, kimse yutmaz bu numaraları! Kalben samimiyet geçecek…
En çok neyi yaparken zorlandınız?
– 60 derecede dünyayı dolaşmak!
Siz kiminle iyi geçindiniz? Kiminle çekiştiniz?
– Hem herkesle iyi geçindim hem de hiç kimseyle de iyi geçinemedim. Bunu da artık siz çözün!
AFRODİTLİKTEN İSTİFA ETMEYE HİÇ NİYETİM YOK!
Hâlâ kendinizi, “Türkiye’nin en güzel kadını” olarak görüyor musunuz?
– Aaaa soruya bak! Tabii ki hâlâ Türkiye’nin en güzel kadınıyım. Bu programda bebeğim, hiç makyaj yapmadım, kendime de bakmadım, böyle de cesur oldum ama yine de çok güzeldim.
Afrodit yaşsız mı?
– Elbette! Ne yaşı Ayşe Hanımcığım. Hâlâ gençliğimin zirvesindeyim. Ormanda kaybolduğum ve aslanı gördüğüm zaman, kendi kendime şunu söylemişim, herkes hâlâ gülüyor, “Eyvah! Aslana yem olacağım, gençliğim gitti!” Kendiliğinden çıktı ağzımdan. Demek ki böyle hissediyorum. Hep gencim ben ve hep güzelim…
Sonsuza kadar Afrodit olarak mı kalacaksınız?
– Evet. Sonsuza kadar… Ölümümden sonra da Afrodit’im!
Afroditlikten istifa etmeye niyetiniz yok yani…
– Asla. Afrodit bir kere doğulur!
Bu söylediklerinize gerçekten inanıyor musunuz, eğlence olsun diye mi söylüyorsunuz?
– Elbette inanıyorum. Bazen, “Bu kadın, acaba çok mu zeki? Yoksa çok mu saf?” diyorlar. Ben de şöyle diyorum, kalbimle hareket ettiğim zaman bir bebek oluyorum, aklımla hareket edersem, Obama da Donald Trump da duramaz karşımda!
Vietnam’da başınıza neler geldi?
– Ah sormayın, çok kötü tansiyonum çıktı sıcaktan. Eğer Osman Müftüoğlu yolculuğa çıkmadan önce o tansiyon ilacını vermemiş olsa, çok zorlanırdım.
Siz daha çok ilgi çekerseniz, Bülent Ersoy kızar ve montajda o bölümleri attırır mı?
– (Meşhur kahkahasını atıyor!) Bilemiyorum artık, olabilir…