Bu röportajı yaparken kalbim patlayacak gibi oldu, nefesim kesildi. Evladını kaybeden ailelerin acısını yüreğimde hissettim. Hepsine baş sağlığı ve sabır diliyorum. Ama çocuğu toprağa vermiş insanlara, tek iyi gelecek şeyin, suçluların en ağır cezayı alması olduğunu biliyorum. Ülkemizde de bu genellikle olmuyor. Adalet yerini bulmuyor!!!!!
.
Biz, çocuklarımızı okula, servislere de mi emanet edemeyeceğiz artık?????
Belki görmüşsünüzdür, 9 Kasım’da Gebze’de bir TRAFİK CİNAYETİ işlendi! Evet, cinayet!!!!! Kaza filan değil. Kaza diyene, kader diyene kafa atmak istiyorum!!!! Pırıl pırıl 4 lise öğrencisi ve yoldan geçmekte olan bir kadın, bu cinayete, pisi pisine kurban gitti!!!!
.
Yaşı geçmiş, freni sorunlu, hiç bi denetimi yapılmamış bir araç trafikte. Üstelik bu araç, çocukları taşıyan bir okul servisi.
.
Şoförünün ise uyuşturucu dahil birçok suçtan sabıkası var. Olay günü de kanında uyuşturucu madde tespit ediliyor!!! Adli Tıp raporu var. İnanabiliyor musunuz??? Akıllara ziyan bir durum yani. Sözünü ettiğim de bi Anadolu Lisesi.
.
Beş can, hayattan, ailelerinden, sevdiklerinden koparıldılar. Sonucu bi trafik cinayetine çıkan bu ihmaller zincirinde, sorumlular hala koltuklarında! O kadar çok sorumlu var ki. Herkes suçlu ‘Şoför suçlu!’ deyip işin içinden çıkmaya çalışana da kafa atmak istiyorum. Tabii ki şoför suçlu, ama servis şirketi de suçlu, ona ihaleyi veren okul da suçlu, denetimi yapmayan kaymakamlık da, belediye de, Milli Eğtim de… Say say bitmez!
.
Ve çocuklar toprak altında, bu insanlar ise pişkin pişkin yerlerinde oturuyorlar, kendi çocuklarına sarılıyorlar. Yuh olsun size, utanın!!!!!
.
Artık yeter ya!!!! Ülkenin her yerinde okul servisi kazaları oluyor. Görevini yapması gerekenler yapmıyor. Denetim sıfır!!! Neye güveneceğimizi şaşırdık. İnsan gibi yaşamak istiyoruz. Çocuklarımız güvende olsun istiyoruz. Çok mu şey istiyoruz???!!
.
Kazada hayatını kaybeden 4 liseli gencin ailelerinin avukat Asım Çeker’le konuştum.
Çocuğunu, okul servisine veriyorsun, okula getirip götürsün diye. Güveniyorsun. Aklına, uygun olmayan bir araç kullanacakları ya da şoförün sabıkalı biri olacağı gelmiyor. Ama n’oluyor? Yaşı geçmiş bir servis aracı, sabıkalı bir sürücü, denetim eksikliği, ihmaller zinciri… Ve sonuç: 4 lise öğrencisi ve yoldan geçmekte olan bir kadın yaşamını yitiriyor! Pek çok genç de sakatlanıyor, hala tedavi görüyorlar. Bundan daha korkunç ne olabilir? Bu yaşananlara kaza ya da kader demek mümkün mü?
-Elbette değil! Bu, göz göre göre gelen bir cinayet.
En başa dönelim, olay nasıl gerçekleşti?
-Gebze’de Emlak Konutları Anadolu Lisesi öğrencilerini taşıyan servis aracı, aşırı hızla giderken, kontrolünü kaybediyor, yoldan geçen bir kadına çarpıyor.
Offf çok fena…
-Kadın ölüyor tabii. Sonra araç, köprü korkuluklarını yıkıp, dere yatağına uçuyor ve ters şekilde devriliyor. 14-16 yaş arasındaki 4 lise öğrencisi de hayatını kaybediyor. Pek çok genç de ağır yaralandı.
Bu nasıl korkunç bir şey! Freni mi tutmamış, ne olmuş…
-Böyle iddialar var. Araç zaten sorunlu bir araç. Freninde de sorunlar var. O zaman tabii insan soruyor: Nasıl olur da trafikteydi? Nasıl olur da siz böyle bir araçla, çocukların okula getirip götürülmesine izin verirsiniz?! Asıl korkuncu şoför, madde bağımlısıymış. Adli Tıp Raporu’na göre, kanında uyuşturucu madde tespit edildi.
Yok artık! Gerçekten mi?
-Gerçek! Zaten kendisi de itiraf etti. Cinayet diyorum ya. Siz ailelerin halini düşünün. Mert Efe Akıllı, Rabia Üst, Esma Nur Avcı, Ege Yılmaz adlı 4 lise öğrencisi vefat etti. Yoldan geçen hanımefendi, onun da adı, Birsen Giriş’ti. O da hayatını kaybetti. Yaralanan öğrencilerin ise tedavileri hala sürüyor. Vücutlarında pek çok kırık var.
Peki servis aracı olmaması gereken bir araç, nasıl öğrenci taşıyor…
-Burası Türkiye, oluyor! Araç, 17 yaşında. Yönetmeliğe göre, öğrenci servisi en fazla 12 yaşında olabilir. Yaş niye önemli? E çünkü, genç araçların fren veya teknik sorun yaşama ihtimali, yaşlı araçlara göre çok az.
Muayeneden filan geçmemiş mi?
-Tüvtürk muayene kayıtlarına göre, 2009 yılından itibaren 5 kez fren hatalarından dolayı ağır kusur almış. Buna rağmen öğrenci taşıyormuş.
Okul nasıl denetlememiş.
-Denetlemiş ve okul müdürü, kazadan 3 hafta önce denetimden geçirmiş aracı. Servis şirketi zaten denetlememiş, zaten bu aracı çalıştıran kendileri. Geldikleri son nokta: Mahallede uyuşturucu bağımlısı olarak bilinen bir kişiyi, şoför olarak çalıştırmışlar!
ŞOFÖRÜN UYUŞTURUCU DAHİL BİRÇOK SUÇTAN SABIKASI DA VAR!
Gerçekten yatacak yerleri yok bunların!
– Şoförün, öğrenci servisi kullanabilmek için zorunlu olan SRC Belgesi de yok. Bu arada, adli sicilinde, uyuşturucu dahil birçok suçtan sabıkası var. Mevzuata göre, uyuşturucu suçundan sabıkası, hatta soruşturması bile olmaması lazım!
İnsanı aklı havsalası almıyor! Neresinden tutsan elinde kalıyor! Peki bu okul, nasıl oluyor da işini düzgün yapmayan, insan hayatını tehlikeye atabilen, gençleri ölüme sürükleyen böyle bir şirkete, ihaleyi veriyor?
-Yönetmeliğe göre, servis şirketinin çalıştırdığı araçların, en az üçte birine sahip olması gerekirken, hiçbir araç kendine ait değil. Tüm araçları başka kişilerden kiralamış. Açıkça söylüyorum ki, rant alınarak bu “öğrenci servis ihalesi” verilmiş! Kazayı yapan 41 P 0860 plakalı araç, ihale kayıtlarında yok. Aracın özel izin belgesi yok. Yani şirket, aracı kaçak çalıştırmış. Bu araç, okul bahçesine girebiliyor, şoför okula girebiliyor. Kısacası okul yönetimi, bu aracın ve şoförün çalıştırılmasına açıkça göz yummuş.
Peki servis araçları, hiç denetlenmiyor mu?
– Kaymakamlık, Milli Eğitim, Belediye ve kolluk tarafından denetlenmesi gerekirdi. Ama denetlenmemiş. Denetlense bu aracın çoktan bağlanmış olması gerekirdi. Bağlanmamış. Bu şirketin ihalesinin çoktan iptal edilmesi gerekirdi. Edilmemiş. Bunca ihmaller zincirine rağmen, kaza demek tabii ki mümkün değil. O aileleri ne diyeceksiniz: “Kusura bakmayın, bir kaza oldu, evladınız öldü…” mü? Olur mu böyle şey? Senin sorumluluğun var! Sen görevini yapmamışsın. Görevini kötüye kullanmışsın. İnsanların ölümüne sebep olmuşsun. Cinayet bu!
HERHANGİ BİR DENETİM YOK ORTADA. VE ÖLEN GENÇLER VAR… ACILI AİLELER VAR… VE BU İŞ KAPANSIN İSTEYENLER VAR… HAYIR, KAPANMAYACAK, SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ!
Sizce, tek suçlu şoför mü?
-Olur mu? Şoför suçlu ama tek suçlu değil. Mevzuatta, öğrenci servis araçlarının yeterliliğinden, şoförlerin yeterliliğine, ihaleyi alan firmaların yeterliliğine kadar birçok düzenleme var. Devlete yüklenen denetim yükümlülüğü de var. Sadece şoförü suçlamak abesle iştigal! Böyle bir şoförü ve aracı çalıştıran Özhanlı Turizm firmasının yetkilileri, aracın sahibi, aracı bu şirkete kiraya verdiğini söyleyen araç sahibinin yeğeni, bu aracı ve şoförü okula sokan okul müdürü, servislerden sorumlu yöneticiler, okuldaki araçları ve servisleri kontrol etsin diye okul ve şirket tarafından para verilen görevli, denetimleri yapmayan Milli Eğitim, bu şirkete ihale veren Taşımacıyı Tespit Komisyonu Üyeleri, bu ihaleye onay veren, ilçede denetimler yaptırmayan Kaymakamlık, kazadan sonra bu kazayı, “Kader!” deyip geçiştirmeye çalışan Kaymakam dahil tüm bu kurumlar ve kişiler hakkında adli ve idari soruşturma yapılması gerekiyor. Ayrıca Belediye, Ulaştırma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı da denetimleri yapmakla yükümlü. Onların da sorumluluğu var. Çünkü herhangi bir denetim yok ortada. Ve ölen gençler var… Acılı aileler var… Sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz…
TÜM SORUMLULAR YARGILANMALI Kİ, BU İŞİ YAPANLAR, BU KOLTUKLARDA OTURANLAR DERS ÇIKARSIN, BAŞININ ÇOK CİDDİ AĞRIYACAĞINI BİLSİN
Şoförü suçlayınca, o ceza alınca, her şey bitiyor mu?
-Ne yazık ki böyle düşünenler var. “Bana bir şey olmaz! At suçu şoföre, kurtul” anlayışıyla, böyle vahim olayların, başka idarecilere, firmalara ders olması mümkün değil. Siz, eski bakımsız araçla servis çalıştırın, “Tek suçlu şoför!” deyin, böyle bir anlayış olamaz! Tüm sorumlular yargılanmalı ki, bu işi yapanlar, bu koltuklarda oturanlar ders çıkarsın, başının çok ciddi ağrıyacağını bilsin. Gerekli tedbirleri alsın, denetimleri yapsın.
Olay sonrası Gebze’de servisler denetlenmeye başlanmış. Böyle bir şey okudum, doğru mu?
-Evet, bu trafik cinayetinden sonra Kocaeli’nde göstermelik denetim yaptılar. 70 araca ceza kesildi, bağlandı. Birkaç gün sonra bağladıkları araçların çoğu tekrar çalışmaya başladı. Servisçiler Odası Başkanı çıktı, “2.500 servis aracından en fazla 200 tanesinin yol belgesi vardır. Pandemi nedeniyle, esnafımız, yol belgesi almadı!” dedi. Pandemiyle ne alakası var yol belgesinin? Aracı götürürsün denetimden geçerse, alırsın yol belgesini! Yetmezmiş gibi, bu olaydan sonra Emniyet Müdürü ve Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşmüşler. Öğrenci taşıma krizi çıkmasın diye, yol belgesi olmayan araçların bağlanmayacağının sözünü almışlar. “1 hafta içinde yol belgelerini tamamlayın diye çağrı” yapmışlar. Aldılar mı bilmiyoruz…
*3 vardiya işçi, en az 2 sefer de öğrenci servisi çekiyorlar. Düşünün ki, araç 8 vardiyasına işçi taşıdı. Koştura koştura öğrenciye gidiyor, yetişmek için aşırı hız yapıyor veya tam tersi. Acele yetişmesi demek, aşırı hız demek, aşırı hız = kaza riski. Bir servis hem öğrenci hem işçi taşımacılığı yapacaksa, programında bu iki taşımacılık arasında makul bir zaman olmak zorunda. Makul zaman olmuyorsa, daha çok para için her ikisini yapmaya çalışmamalı. Sadece birini yapmalı. Zarar mı ediyor o zaman? Bu işi bıraksın!
Trafik kazalarında cezalar az, öyle değil mi?
-Evet. Birden çok kişinin öldüğü ve yaralandığı kazalarda nispeten daha fazla. Bu olayla ilgili, Kaymakam hakkında henüz bir soruşturma açılmadı mesela. Servisçiler Odası Başkanı ve Yönetim Kurulu hakkında soruşturma da yok. Diğer kurumlar için de yok. Sadece okul müdürüne karşı idari soruşturma var. Etkin bir soruşturma olmazsa, tabi ki bu koltuklarda oturanlar ‘’Aman bir şey olmuyor, unutulup gidiyor zaten’’ anlayışında oluyor. Zaten Kaymakam çıktı “Kader” dedi, Şoförler Odası Başkanı çıktı, “Şoför hatası!” dedi. Hala koltuklarındalar. Neden korksunlar ki?!
SERVİS KAZALARI BİTMEK BİLMİYOR
Ekim ayında Afyon’da, Aralık başında Antalya’da… Başka öğrenciler hayatını kaybetti!
Hepimiz çocuklarımızı okullara, servislere emanet ediyoruz. Nelere dikkat etmeliyiz?
-Ekim ayında Afyonkarahisar’da meydana gelen öğrenci servisi kazasında, 5 öğrenci hayatını kaybetti. Aralık’ın başında Antalya’da meydana gelen öğrenci servisi kazasında, 7 öğrenci yaralandı. Yani Gebze’deki münferit değil. Ülkenin birçok yerinde benzer “trafik cinayetleri” oluyor. Çok ciddi ihmaller var. Maalesef ilgililer, denetimleri gereği gibi yapmıyor. Bu sebeple ailelere büyük sorumluluk düşüyor.
Ne yapmalı anneler, babalar?
– Çocuklarının servis araçlarının yaşını, yol belgesini, muayene raporlarını, ruhsatını kontrol etsinler. Şoför de çok önemli tabii. SRC Belgesi var mı? Psikoteknik açıdan uygunluk anlamına geliyor bu. Her yıl, aile hekiminden aldığı sağlık raporunu da kontrol etsinler. Şoförün sabıkasında, özellikle hız gibi, trafik kuralı ihlallerinden birden fazla cezasının olmaması lazım. Ayrıca şoförün, D sınıfı araçlar için 5 yıl, D1 sınıfı araçlar için 7 yıl tecrübesi olması lazım. 26 yaşından gün almış ve 66 yaşından küçük olması lazım. İlköğretim çağındaki çocukların servis araçlarında, şoförün dışında ayrıca rehber personel bulundurulması zorunlu. Çocuklarına ara ara servis şoförünün tavırlarını, araç kullanırken kurallara uyup uymadığını da sorsunlar. Bir ihmal görürlerse hemen okula yazılı olarak, polis veya jandarmaya telefonla ihbar etsinler. Daha detaylı bilgi istiyorlarsa, “Okul Servis Araçları Yönetmeliği”ne internetten çok rahat ulaşabilirler. Tüm mücadelemiz, başka çocukların, başka anne babaların yüreği yanmasın diye…