‘Küçük olsun benim olsun diyerek dondurmacı oldum!’


BUGÜN o gün…Kadın girişimcileri yazdığım gün. Yürünmeyen yollarda yürüyen kadınları sizinle tanıştırdığım gün… Arzu Tüzün de onlardan biri.Bir dondurmacı. Bizim köyün, Bodrum Gürece’nin şahane dondurmacısı. Öyle dev bir zincir değil, dükkânı filan da yok. Farklı noktalara dondurma veriyor. Tamamen butik çalışıyor. Kendi atölyesinde dondurmalar yapıyor, ama ne dondurmalar! Ağzına değdiğinde kendinden geçiyorsun. Direkt çocukluğuna dönüyorsun. Öyle bir lezzet. Geleneksel yöntemlerle üretiyor. Ama sürekli kendini aşmak için farklı çeşitler deniyor. Lavantalı, adaçaylı, tahinli, taze naneli ve daha pek çok farklı çeşit dondurma yapıyor. Yerel kalkınma projesine destek kapsamında da zaman zaman köyün tüm çocuklarına dondurma dağıtıyor. Şahane yani! Beni en çok etkileyen cesur olması, risk alması, tutku duyduğu işi yapması. Ve ortaya çıkardığı ürünün gerçekten nefis olması…

Seni tanıyalım?
-Kurumsal hayatı geride bırakıp, dondurmacı olan bir kadınım. 21 yılı iletişim danışmanlığı ve medya analistliği yaptım. 30 yıl özel sektörde çalıştıktan sonra, “Buraya kadar! Küçük olsun, benim olsun!” diyerek, dondurmacı oldum! Ve Bodrum’a Gürece’ye yerleştim.

Tek başına mı?
-Hayır! Biz, bir ekibiz. Eşim Uğur, oğlum Yiğithan, 2 köpeğimiz ve 1 kedimizle birlikte. Küçük bir atölyemiz var, butik dondurmamızı maaile, güle oynaya mutluluk içinde üretiyoruz.

Bu dondurma aşkı nasıl başladı?
-25 yıl önce, yine Bodrum’da! Eşim Uğur, Bodrum’da dondurmacılık yapıyordu. Ben de bir iş seyahati için geldiğimde tanıştık. “Sen, evlenmek, aile kurmak ve birlikte dondurma yapmak istediğim kadınsın!” dedi. Gerçekten de 3 yıl sonra evlendik. 21 yıl İstanbul’da, o keşmekeşin içinde, birlikte özel sektörde çalıştık. Hani hep o, “Emekli olunca Bodrum’a yerleşelim!” hayali vardır ya, sonunda canımıza tak etti, emekli olmayı bekleyemedik, kendimizi iyi hissedeceğimiz bir yere, yani bu küçük köye yerleşmeyi seçtik. Ve Bodrum Mavi Dondurma’yı hayata geçirdik.

Senin dondurmanın ne farkı var? Nasıl kuş konduruyorsun?
-Kaliteli ve doğal malzemeleri, geleneksel yöntemlerle bir araya getiriyoruz. Buna, “kuş kondurmak” denir mi bilemiyorum, ama biz, yapılması gerekeni yapıyoruz. Malzemeden çalmıyoruz. Tat ve kaliteyi aynı çizgide tutmak için mesela, 50 kg çilekli dondurma üretilecekse; karışımın tamamı, bir kerede değil, her bir makine için, kapasitesi kadar karışım hazırlıyoruz. Aynı işlemi 10 kere yapıyoruz, deli işi aslında!

Tadı, gerçekten de farklı. Yiyen bir daha yemek istiyor. Bu özelliği sağlayan ne?
-Markamızın sloganı: “Dondurmanın en doğal hali”. İnek ve keçi sütü, gerçek salep ve yüzde 100 meyvelerle üretilen dondurmalarımızda; gıda boyası, süt tozu, aroma, yumurta, fruktoz ve glikoz şurubu yer almıyor. Hazır konsantre meyveler, püreler de kullanmıyoruz. Antep fıstıklı dondurmamız yeşil olmadığı için şaşıranlar, tadına bakınca ikna oluyorlar. Bodrum mandalinasını, mevsiminde bahçelerden toplatıp kendimiz sıkıyoruz. Şeker oranını da çok düşük tuttuğumuz için, ilk tattığınızda, lezzet damağınızda patlıyor. Fark buradan kaynaklanıyor. Bizim dondurmamızın bir kez tadına bakanların aklından çıkmıyoruz!

USTAM AYNI ZAMANDA SEVGİLİM, ŞAHANE BİR EKİBİZ!

Sizinki gibi doğru ve kaliteli bir ürün ortaya çıkarmak için ne gerekiyor?
– Ya o işi çok iyi bilmelisin, ya da çok iyi bilen bir ekibin olmalı. Benim şansım, bu işi tutkuyla yapan ustamın aynı zamanda sevgilim olması! Aşkla yapıyoruz yani dondurmamızı…

Neden bir dükkanınız yok?
-Stratejiyi oluştururken, istedim ki, bir dükkân açıp insanların Bodrum Mavi Dondurma’yı keşfetmesini beklemek yerine, mümkün olduğunca Bodrum’un farklı noktalarında, alternatif çözümlerle dondurma severlere ulaşalım. Biz, dondurmamızı alışılmışın dışında, top halinde, farklı içeriklerle kutulayarak küçük dolaplarla satışa sunduk. Kutunun penceresinden içindeki dondurma toplarını görebiliyorsunuz. Üretim konusunda geleneksel yöntemlere kökten bağlı kalırken, satış ve pazarlama konusunda yenilikçi çözümler getirmeye çalışıyoruz!

LEZZETİ, KULAKTAN KULAĞA YAYILAN DONDURMA

Tanıtımı iyi yaparsan mı marka oluyor, yoksa kaliteli bir mal ürettiğinde kendiliğinden mi marka oluyor?
-Bu soruyu eski mesleğime göre cevaplasaydım “Tanıtım” derdim. Ama artık üreticiyim ve kaliteli bir ürünün, doğru adımlar sayesinde, kaliteyi bozmadan kendiliğinden marka olma yolunda ilerlediğini yaşayarak öğreniyorum. Tanıtım da önemli, ancak kulaktan kulağa yayılan bir marka çok daha kıymetli. Biz öyleyiz.

Protein, laktoz intoleransı olanlara pirinç sütlü dondurma

Geleneksel yolla dondurma yapmak ne demek?
-Atölyedeki makine parkurunda, 40 yılı aşkın süredir kullanılan orijinal İtalyan dondurma makineleri var. Yani biz, musluğundan dondurma akan, otomatik dondurma makinesi kullanmıyoruz. Dondurmanın ana bileşenleri de; inek- keçi sütü ve salep gibi gerçek ve doğal dondurma yapımında kullanılan malzemelerden oluşuyor.

Farklı tatlar ve çeşitler deniyorsun. Lavantalı, adaçaylı…
-Evet. Biz yeni tatlar denemeye bayılıyoruz! Kuru lavantayı, sütün içinde demleyip dondurmaya dönüştürünce şahane bir tat çıktı ortaya. Adaçaylı, taze naneli, tahinli çeşitlerimiz de var. Pirinç sütlü dondurmalar yaptık mesela, veganlar bayıldı. Protein, laktoz intoleransı olanlar da gönül rahatlığıyla tercih ediyorlar.

Tıpkı çocukluğumuzda yediğimiz gibi…

Kadın girişimci olmanın zorlukları neler?
-Bu sektör çoğunlukla erkeklerin egemenliği altında. Bir kadının dondurmayla uğraşması insanlara ilginç geliyor, “Dur bakalım ne yapacak!” gözüyle bakıyorlar. Mesleğim sorulduğunda, “Dondurmacıyım” demek çok hoşuma gidiyor. Zorluklar var tabii ama benim de kendime ve ürettiğimiz dondurmaya inancım var.

Günün birinde bir Türkiye markası olmayı hayal ediyor musun?
-Türkiye markası olmaktan ziyade, özlenen bir marka olmayı hayal ediyorum. Hani Bodrum’u özler ya insan, “Ah keşke şimdi Bodrum’da olsam!” diye geçirir ya içinden. Bodrum Mavi Dondurma için de aynı duyguları hissetsinler, özlem duysunlar. Bu yeter bize… Bu ay, önemli bir denetimden geçtik, uluslararası geçerliliği olan IFS Global Market Food belgesi almaya hak kazandık. Yakında, butik kutu dondurmalarımızı Bodrum’daki birkaç Migros’ta tüketicilerle buluşturacağız. Böylece Bodrum’lu dostlarımız, sadece sezonda değil, kışın da dondurmamıza ulaşabilecekler.

Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
-Müthiş! Dondurmamızı tadanlardan en çok “Tıpkı çocukluğumuzda yediğimiz dondurma!” yorumunu duyuyoruz, bizim de içimiz eriyor tabii!

Dondurma senin için ne ifade ediyor?
-Tek kelimeyle mutluluk. Büyük-küçük herkesi mutlu eden bir şey dondurma. Saflığın, masumiyetin, neşenin simgesi. Dondurma yiyip mutlu olmayan var mıdır?

Hayallerin ne? Neye ulaşmaya çalışıyorsun?
– Bir dondurma imparatorluğu kurma niyetimiz yok. Mutlu olduğumuz işi yapalım, insanları da mutlu edelim. İleride, müşterilerin dondurma üretimini de görebileceği bir açık atölye / dükkânım olmasını hedefliyorum, o kadar.

KADINLAR… TUTKU DUYDUĞUNUZ ALANDA İLERLEYİN, KİMSEYE DE KULAK ASMAYIN!

Kendi işlerini kurmak isteyen kadınlara ne önerirsin?
-Tutku duydukları, kendilerini mutlu hissettikleri alanı bulsunlar ve ilerlesinler. Risk almaktan, güvenlik alanlarından çıkmaktan korkmasınlar. Özgür ve özgün hissetmek kıymetli. Bir de kimselere kulak asmasınlar, kalplerinin hızlı atmasına neden olan insanlarla birlikte olsunlar. Hayat bir kere. Enerjiyi aşağı çeken, “Onu bunu yapamazsın!” diyenlerden uzak dursunlar.

Yorum Bırak