Geldik bir röportaj serimizin daha sonunaaaa…
.
Bu bölümde konuğum, TÖSSED Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Sabancı. Onu ne zaman görsem çok etkileniyorum. Babası Sakıp Sabancı gibi güçlü bir karakter. Şahane mesajlar veriyor. Kendini sivil topluma adamış, bu konuda eğitimler almış, binlerce insanın hayatına dokunmuş biri. Hatta, yakın zaman önce, engelli çocukların ve bireylerin hayatına, eğitime ve kadın istihdamına katkıları nedeniyle Avusturya’nın en saygın ödüllerinden olan Minerva Kadın Ödülü’nü kazandı
.
.
Yıllar evvel babası Sakıp Sabancı ve Profesör Hıfzı Özcan tarafından kurulan TÖSSED onun kıymetlilerinden. Uzun zamandır sporcularıyla Berlin Dünya Yaz Oyunları’na hazırlanıyorlar. Şu anda da takım Berlin’de. 11 özel sporcumuza şans diliyoruz!!!! ‘Önemli olan katılmaları, madalya almaları değil. Bizim için hepsi birer şampiyon!’ diyor Dikek Sabancı bütün şefkatiyle…
Sizi ne zaman görsem etkileniyorum. Anlattıklarınızdan, verdiğiniz mesajlardan. Kararlı duruşunuzdan. Kendinize güveninizden. Çok yönlülüğünüzden. Babanız Sakıp Sabancı gibi güçlü bir kişiliğiniz var. Sivil toplum alanında yaptıklarınız da takdire şayan. Türkiye Özel Sporcular Spor Eğitim ve Rehabilitasyon Derneği (TÖSSED) Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın ikinci başkanı ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti üyesisiniz. Geçtiğimiz günlerde, engelli çocukların ve bireylerin hayatına, eğitime ve kadın istihdamını artırmaya yönelik yaptığınız katkılar nedeniyle Avusturya’nın en prestijli ödülü olan Minerva Kadın Ödülü’ne layık görüldünüz. İnsan, Avusturya başbakanın eşinin elinden bu ödülü alınca ne hissediyor? ‘Yıllarca emek verdiğim şeyler karşılığını buldu’ diyor mu?
-Çok teşekkürler. Sizde böyle bir etki bırakıyorsam ne mutlu bana. Minerva Kadın Ödülü beni de mutlu etti. İçinde olmanın çok iyi hissettiği işlerin sonucunda, böyle bir ödül almak çok güzel bir his. Emeklerin sonucunu seviyorum. Değdiğim yürekler en büyük mutluluğum…
TÖSSED’i yıllar evvel babanız Sakıp Sabancı ve Profesör Hıfzı Özcan kuruyor. TÖSSED, Özel Olimpiyatlar’ın Türkiye’deki akredite kurumu. Şimdi, ilham verici hikâyeleri olan, özel gereksinimli bireylerden oluşan Özel Olimpiyatlar Türkiye Takımı’nız Berlin’de. 2023 Özel Olimpiyatlar Dünya Yaz Oyunları’nda ülkemizi temsil edilecekler… Neler hissediyorsunuz?
-En az onlar kadar heyecanlıyım. Uzun zamandır Berlin Dünya Yaz Oyunları’na hazırlanıyoruz. İyi bir ekiple doğru işler yapmaya çalışıyoruz. Sporcularımız da harika, onlara güveniyorum. Önemli olan, çocuklarımızın Almanya’da, olimpiyatta Türkiye’yi temsil ediyor olmaları. Oralarda olmaları muazzam bir duygu, onlar için de bizim de…
Bu, kaçıncı gidişleri… Siz, her 4 senede bir yapılan bu olimpiyatlarda onlara eşlik edebildiniz mi?
-Özel Olimpiyatlar Türkiye olarak, 11. kez katılıyoruz. Ben daha önce İrlanda, Çin, Groningen ve Atina’daki Dünya Yaz Oyunları’na katıldım.
Tüm bu olimpiyatların amacı ne? Evlerinde oturan, dışarı çıkmayan engelli bireyleri, sporla hayata katmak mı? Başka gençlere rol model olmalarını sağlamak mı?
-Biz özel çocukları, hayata daha çok dahil etmek için çalışıyoruz. Bütün gayretimiz bu. Çeşitli spor dallarında düzenli proje ve etkinlikler düzenliyoruz. Spor sayesinde, fizik kondisyonlarını, motor beceri ve yeteneklerini geliştirmelerine, cesaretlerini sergilemelerine, başarılarının mutluluğunu yaşamalarına olanak sağlıyoruz.
Türkiye’de özel sporcuların bağlı olduğu, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu var. Siz, onlara bağlı değilsiniz. Aradaki fark ne?
-Spor Federasyonu ile aramızdaki en önemli fark, Özel Olimpiyatlar’ın sadece performans odaklı olmaması. Biz, özel bireyleri topluma kazandırma çabamızda, sporu en önemli unsur olarak görüyoruz. Fakat asla madalya odaklı değiliz. Bizim için tüm sporcularımız şampiyon…
Özel Olimpiyatlar’a katılan bir sporcu olmak, özel gereksinimli bireylere ne kazandırıyor?
-Sporun birleştirici gücünden yararlanıyorlar. Olimpiyatlar, özel eğitim gereksinimi olan bireyleri, diğer bireylerle bir araya getiriyor. Böylesine büyük bir organizasyonun parçası olmak, onlara değerli hissettiriyor. Farklı kültürler görmeleri ve öz güvenlerini kazanmaları için spor en etkili araçlardan biri…
41. yaşını kutlayacak TÖSSED çatısı altında, bugüne kadar ne başka tür projelere imza attınız?
-Yurt dışındaki önemli organizasyonlar dışında, yurt içinde tüm yıl süren faaliyetler yapıyoruz. Bölge Oyunları, Minik Sporcular Projesi, Elçi Sporcu Projesi, Sağlıklı Sporcular Projesi, Aile Projeleri, Sporcu Hazırlık Kampları çalışmalarımızdan bazı örnekler…
Siz, eğitime de hassasiyet gösteriyorsunuz… Sabancı Üniversitesi ile kendi adınızı taşıyan Dilek Sabancı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerine burs desteği sağlıyorsunuz… Ayrıca Türkan Sabancı Görme Engelliler Okulu ve Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı’nda okuyan öğrencilere de destek veriyorsunuz. Bravo yürekten kutluyorum… Tüm bunlar, insana nasıl bir manevi haz veriyor?
-Müthiş bir haz veriyor! Sabancı Üniversitesi, Dilek Sabancı Meslek ve Anadolu Lisesi’ne burs vermek, Konya Selçuk Üniversitesi’nde okuyan öğrencilere, Türkan Sabancı Görme Engelliler’e destek vermek, beni sadece mutlu etmiyor, enerjimi artırıyor, gururlandırıyor.
Siz, sivil toplum konusunda eğitim de aldınız. Sivil topluma yönelmenizin sebebi ne?
-Ben sivil toplumu, sivil toplumun içinde yer almayı, insanlara, gençlere, çocuklara destek olmayı, ticari hayattan daha çok seviyorum.
Sakıp Sabancı çok değerli bir insandı. Onu hatırlayınca hepimizin yüzünde sevgi dolu bir tebessüm beliriyor. Siz, nasıl hatırlıyorsunuz babanızı? Ondan öğrendiğiniz en önemli şeyler neler?
-Ben de rahmetli babamı düşününce, yüzümde gülücükler açıyor. Babamdan öğrendiğim en önemli şeyler: Dürüstlük, yalan söylememek, sözünün eri olmak, yaptığın işi en iyi yapmak, ekip çalışmasına önem vermek, iyi profesyonellerle çalışmak, onlara da hakkını vermek.
Ölümünden sonra 11 yıl yasını tutmuşsunuz… Babanızla en çok ne yapmayı özlüyorsunuz?
-Babamın en çok güler yüzünü, onunla oturup sohbet etmeyi ve ona sarılmayı özlüyorum.
6,5 aylık dünyaya gelmiş olmanız, hayatınızı nasıl etkiledi?
-Çok kolay olmadı ama insan her şeye alışıyor. Düzgün yürüyememek, destekle yürümek, bir diskotekte dans edememek, topuklu ayakkabı giyememek, dolgu topukla bile olsa beni çok üzdü…
Bu kadar güçlü bir karaktere sahip olmanızda aldığınız eğitimlerin payı sizce ne kadar?
-Yüzde 60 ile 70 arası. Yurt dışına yatılı okula gittiğimde, 12 yaşındaydım.
Zor olmadı mı?
-Oldu tabii. Lisan bilmemek, farklı bir kültürle ve toplumla büyümek… Başta çok zordu… Fakat sonra bunlar hep benim lehime döndü. Kazanımlarım oldu.
“Dilek, uzaklara gitmesin, bizimle kalsın” deseydi babanız ne olurdu? Bugünkü kadın olabilir miydiniz?
-Kesinlikle olamazdım! Çok pasif bir karaktere sahip olurdum. Şu an 3 dil biliyorum. Farklı kültürleri tanıdım. Avrupa ve Amerika bana çok şey kattı.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
-Tüm yaptığım sivil toplum çalışmalarını daha genişletmek ve büyütmek. Özel Olimpiyatlar, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı – Metin Sabancı Özel Eğitim Okulları, Türkan Sabancı Görme Engelliler İlkokulu, Konya Selçuk Üniversitesi Konservatuvarı, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı… Bu kurumları daha da büyütmek ve genişletmek hedefim.