Mağdur kadınlar anlatıyor 3


Olayı biliyorsunuz, özetlememe gerek yok. Tanınan ve bilinen bir jinekoloji profesörü olan Fecri Sevilen, cinsel saldırıyla suçlanıyor. Davası devam ediyor, bir sonraki duruşma 19 Mart’ta.Onu cinsel saldırıyla suçlayan kadınların ikisi birbirini tanıyan kadınlar. Hoca bunun kumpas olduğunu söylüyor. “Para sızdırma amacı var, karımı arayıp 10 bin dolardan başlayıp 250 bin dolara kadar para istedi birileri, verirseniz olayı kapatırız dedi!” diyor.Ama sonra aynı hocanın tacizine uğradığını söyleyen iki kadın daha çıktı. Ve onlar da suç duyurusunda bulundular. Birbirlerini tanımıyorlar. Ayrı şehirlerde yaşıyorlar. Dün ikinci kadını okudunuz, bugün de üçüncü kadının anlattıklarına yer veriyorum. Başka isimler de var, bana yazan başka kadınlar da var. Hatta bu konuda görüş bildiren ve hocayla ilgili bu tür şeyleri uzun süredir duyduğunu söyleyen meslektaşları da var. Ben size elimden geldiğince görüşleri aktardım, artık gerisi mahkemeye kalmış. Hep birlikte bekleyip göreceğiz…

BU SEFER YANINA KALMAMALI DİYE DÜŞÜNDÜM

“Fecri Sevilen’e bundan yaklaşık 20 yıl önce, bir aile dostumuzun tavsiyesiyle gittim. Bir hormon sorunum vardı. O zamanlar 25 yaşında, bekâr, hiç sevgilisi olmamış, cinsellik yaşamamış, yeni mezun bir mühendistim. Yaklaşık 4-5 kez Nişantaşı Emel Palas’taki muayenehanesine gittim. Hiçbirinde muayene esnasında yanında yardımcı, hasta bakıcı ya da hemşire yoktu. Sadece girişteki danışmada bir sekreter oluyordu. Tüm kontrollerde karnımdan ultrasonla bakıp, hormon ilacının dozajını ayarlıyordu.
Son gittiğimde ise -ki tacize uğradığım seferdi- dikkatimi çekti, saçlarını siyaha boyattığını fark ettim. Normal kontrolüm bittiğinde bana ‘Sana bir de smear testi yapalım, sonuçlarına bakalım!’ dedi.”

“RAHAT BIRAK KENDİNİ, SIVI ALMAM LAZIM!” DEDİ

“O zamanlar, yani 20 yıl önce, ben bu testin kanser vs riski taşımayan benim gibi genç ve bakire birine yapılmasına gerek olmadığını bilmiyordum. ‘Ne de olsa doktorum iyiliğimi istiyor, gerekli bir test demek ki!’ dedim. ‘Zaten kısa sürecek’ dedi. Çatal muayene masasına değil, normal masaya uzandım. Eline smear testi çubuğunu aldı. Çubuğu rahim ağzının en ucuna süreceğini belirtti. Ben beklemeye başladım bir-iki saniye sürecek diye. Aniden, eliyle tişörtümün üzerinden göğüslerimle oynamaya başladı. Ben kasıldım kaldım! ‘Ne yapıyorsunuz siz!’ dedim. Bana bağırmaya başladı. ‘Ben senin baban yaşındayım, koskoca profesörüm. Günde senin gibi onlarca hasta görüyorum. Bizim için göz gibi, kulak gibi bu organlar!’ dedi. Afalladım! O kadar kasıldım ki ‘Rahat bırak kendini, sıvı almam lazım’ dedi.
Ben ayağa kalkmaya çalışınca da ‘Tamam, zaten bitti’ dedi.”

DUVARA SIKIŞTIRDI DUDAĞINI DUDAĞIMIN KENARINDA YAKALADIM

“Apar topar pantolonumu giymeye uğraşırken yine hiç beklemediğim bir anda beni duvara sıkıştırdı. Dudağını dudağımın kenarında yakaladım. Yine ‘Siz ne yapıyorsunuz!’ deyince, ‘Bunlar rutin kontroller, niçin hemen yanlış anlıyorsun!’ dedi. Ama resmen beynim kilitlendiği için o an ne yapmam gerektiğini bilemedim. Yaşadığım taciz mi, normal mi, o şokta karar vermeye çalıştım.”

“SENİ HER HAFTA PENİL YÖNDEN UYARMAM LAZIM” DEDİ

“Bu arada söylemeden edemeyeceğim, ilk muayenemde beni o kadar korkuttu ki… Hormon tedavisi görmezsem kemiklerimin eriyeceğini, birkaç yıl içinde kırışacağımı vesaire anlatıp kısa aralıklarla kontrole gelmemi söyledi. Ben de evde günlerce ağladım, ‘Kemiklerim eriyecek bu yaşta!’ diye. Ama karı-koca kısırlık tedavisi gören bir aile tanıdığımız onu önerdiği için olumsuz bir şey konduramadım. İlave edeyim bir de, bu kontroller sırasında, ‘Senin hormon sorununun çözümü için artık cinsel hayatın başlamalı!’ dedi bir gün. Ama sevgilim bile yoktu. Neyse, ben bu öpme hamlesi sonrası bir an önce oradan çıkmayı düşünürken, tam kapıda ‘Yalnız bir şey daha var. Seni her hafta burada akşamüstleri ücretsiz olarak seanslara alacağım!’ dedi. Saf saf, ‘Ne seansı?’ deyince, ‘Ücretsiz olarak seni penil yönden uyarmam lazım’ dedi. Asla ne kastettiğini anlayamadım. ‘Penil testi’ nedir bile bilmiyordum. Öyle bir test olup olmadığını da. O kadar uzaktım ki bu konulara. Acilen çıktım oradan. Temiz havayı alınca ancak idrak edebildim kastettiği şeyi! ‘Ben üniversite mezunu biri olarak tacize uğrayıp sesimi çıkaramamış olamam!’ dedim ve Taksim’e kadar ağlayarak yürüdüm. Ama aileme anlatamazdım. Bimer, Cimer, Alo Doktor şikâyet hattı yoktu o zamanlar. Tabipler Odası’nı aradım. ‘Şahsen gelip, başvuru yapıp şikâyetçi olmalısınız. Anonim şikâyet olamaz’ dendi. Korktum, utandım sanki ben suçluymuşum gibi. Bir de ‘Ya ailem duyarsa? Üzülürler!’ diye vazgeçtim. Şikâyetçi olamadım ama aradan geçen bu yıllarda hep ilahi adaleti bekledim…”

UMARIM ADALET, KARMA HER NE İSE GEÇ DE OLSA BU SEFER SAĞLANIR!

“Geçen ay tutuklandığını okuyunca, ‘Oh be! Nihayet!’ dedim ama şikâyetçi olan iki kişi birbirini tanıdığı için ‘komplo’ denerek çıktığını öğrendim. Benim gibi yıllar önce tacizine uğramış ve ilerde de muhtemelen uğrayacak kadınlar adına ‘Bu sefer yanına kalmamalı!’ dedim. Avukat arkadaşıma sordum. ‘Zaman aşımına girmişsin!’ dedi. Ama yine de benden dolayı ceza alamayacak olsa da ben adliyede şikâyet dilekçemi doldurdum. En azından vicdanen, bilip de susmamam gerekir diye düşünüyorum. Umarım adalet, karma, her neyse geç de olsa bu sefer sağlanır…”

Yorum Bırak