Bu lokantadaki makarnalar baştan çıkarıyor!
Baştan çıkarıyor. Önüne gelince o makarnalar, her şeyi ama her şeyi unutuyorsun. Bak, bir dene, bir ye, anlayacaksın! Bu gazetedeki, sosyal hayatı en zayıf insanlardan biriyim. Gece kuşu değilim, bar gezmem, dolaşmam, sevmem. Üşenirim, gitmem. Gidersem de 40 yılda bir. Ama bak, iyi yemek severim… Morini, işte öyle bir yer. İyi yemek yiyorsun. Harbi iyi. Küçük, sempatik bir lokanta. Ama görün, inanılmaz popüler olacak. İnsanlar, oradan çıkmayacak, dolup taşacak. Sonra da yer bulamayacağız ama yapacak bir şey yok. Morini, Zorlu Center’da, Beymen’in içinde.
Aslı Sayar, benim eskiden tanıdığım ve haberini yaptığım biri, ‘Mom To Be’ diye bir hamile markası vardı. Sıkı bir girişimci. Nerede yenilik Aslı orada. En az kendisi kadar, becerikli ve tecrübeli iki kız kardeşle, Yaprak Baltacı ve Başak Soykan’la ortak olmuş. Bu üç kadının öne çıkan özelliklerinden biri de New York âşığı olmaları… Ne yapmışlar, etmişler, orada en sevdikleri lokanta grubunu Türkiye’de yatırım yapmaya ikna etmişler. Ve meşhur şef Michael White ile birlikte Zorlu Center’ın içindeki Morini’yi açmışlar. Bence eylemleri devam edecek! Yemeklerden, tabii ki Michael, namı diğer ‘king of pasta’ sorumlu. Michael, şöyle bir boy gösterip, kaybolan şeflerden değil, İstanbul’da olduğu süre boyunca hep mutfaktaydı. İyi bir ekip olmuşlar. Ben gittiğimde Nil Karaibrahimgil ve Serdar Erener oradaydı. Onlara da bir gün önce Morini’ye gelen Ergun Özen tavsiye etmiş. Bu işler böyledir, iyi mekânlar ağızdan ağıza anlatılır. Onlarla sohbet ettikten sonra, aaa bir de kimi göreyim: Kemal Gülman! İçtiğim o güzel kokteyllerin etkisiyle de bana bir cesaret geldi, yemeklerin güzelliğinden girdim, Feryal Gülman’la biten evliliğinden çıktım… Tabii ki Kemal Gülman’ı röportaja ikna edemedim ama olsun denedim. O arada baktım, Şahnaz Çakıralp’ten boşanan Murat Öncel de oralarda dolaşıyordu. Kural şu: Beymen’de dolaşıyorsunuz, sonra Morini’de soluklanıyorsunuz. Tabii ki, mönüde sadece makarna yok. Ama beni en çok onlar etkiledi. Yediğim makarnaların tadı, hâlâ damağımda. Hele o bolonezli olan var ya, o beni, benden aldı! En kısa zamanda, yeniden damağımda hissetmek istiyorum. Şimdi de sizi, bu minik makarna cennetinin Türk ortakları olan üç kadınla baş başa bırakıyorum…
Micheal White en iyisi
Adınız?
-Ben Aslı, 41’im.
-Ben Yaprak, 43’üm.
-Ben de Başak. En genci benim, 37’yim!
Daha önce ne iş yapıyordunuz?
Aslı: ‘Mom To Be’ diye bir hamile markası sahibiydim. Yaprak: Ben ING Bank genel müdür yardımcısıydım. Başak: Ben de CMC Call Center genel müdürüydüm.
Üçünüz de iş kadınlarısınız. Böyle bir işe girmek nereden aklınıza geldi? Macera değil mi? Niye yiyecek- içecek? Niye lokanta?
Başak: New York, yemek, içmek, beraber eğlenmek, yepyeni bir iş, heyecan… Sebeb bunlar! Ayrıca macera da güzeldir!
İyi de bu cesareti nereden buldunuz? Çıkmak da söz konusu, batmak da…
Yaprak: Hiç korkmadık ki! Hayatta, her zaman çıkmak da var batmak da…
Yemekten anlıyor muydunuz? İyi İtalyan, kötü İtalyan hangisi bilir miydiniz?
Aslı: Yemek konusunda tecrübemiz yoktu. Ama iyi yemek her zaman tutkumuz oldu. Kaldı ki, hepsinin iyisinden anlayanların en iyisiyle ortak olduk…
Koskoca New York’ta partner olmak için neden ‘King of Pasta’ Micheal White’ı seçtiniz?
Başak: En iyisi olduğu için. Onun makarnalarına bayıldığımız için. O da bizden biri gibi, heyecanlı, idealleri var, hâlâ yaratan, hâlâ yeninin, iyinin peşinde koşan biri. Yaprak: Türkiye gibi bir yerde, üç kadınla ortak olacak kadar deli, Merrill Lynch’in eski CEO’sunu ortak olmaya ikna edecek kadar da akıllı olduğu için!
Bu makarnaların olağanüstü tadı nereden geliyor?
Aslı: Makarna hamurlarının hepsi birbirinden, daha da önemlisi herkesinkinden farklı. Hepsi günlük, elde yapılıyor. Soslar da adı üstünde ‘King of Pasta’dan.
Üç kadın birbirimize girmez miyiz? Yiyoruz birbirimizi!
Hedef kitleniz kim? Alışveriş eden kadın mı?
Aslı: İyi yemekten anlayan, eğlenmeyi seven, ortak nokta… Başak: Bankacı, doktor, çalışan, çalışmayan, kadın, erkek teferruat. İyi yaşamayı ve yemek yemeği seven herkes!
Burada kaç liraya makarna yeniyor?
Yaprak: İçeriğine göre 30 liraya da var, 45’e de…
Sizin şefin lokantalarının bir kısmı Michelin yıldızlı. Size de getirir mi?
Başak: Michelin Türkiye’ ye gelse, getirecek de… Beklemedeyiz…
Siz, İstanbul’da başka şube açmayı düşünüyor musunuz?
Başak: Şube değil ama bu çerçevede başka restoranlar açmayı istiyoruz.
Ben bolognese’e bayıldım. Tarifi gizli mi?
Aslı: Çok gizli. İnan biz bile bilmiyoruz!
Peki burası fazla küçük değil mi?
Yaprak: Küçük olsun bizim olsun. Maksat gönüller bir olsun!
Burası Lucca gibi popüler olur mu?
Başak: Çok popüler olacak ama kimse gibi değil, kendi gibi!
İnsanların ayağı Zorlu Center’a alışır mı?
Yaprak: Burası İstanbul’un kalbi ve o kadar uzun zamandır bekleniyor ki, zaten hep varmış gibi.
Jamie Oliver’in komşu lokantasısınız. Bu rekabet sizi korkutuyor mu?
Aslı: Çok farklı konseptlere sahibiz. Diğer taraftan kuvvetli marka çeşitliliği ve yabancı yatırımcıların varlığı bizi sevindiriyor.
Üç kadın, hiç birbirinize girmiyor musunuz?
Başak: Girmez miyiz? Yiyoruz birbirimizi…
Görev dağılımı nasıl?
Yaprak: Hepimiz her işe koşuyoruz!