O ne profiteroldü be!


BU bir hizmet haberi. Yeni keşfettiğim bir lezzeti sizinle paylaşmaktan, sizleri de şişmanlatmaktan onur duyarım!!!!
Bütün Bodrum bu tatlı kadını konuşuyor, Bitez’deki Profiterol Sabriye. Minicik bir dükkânı var ve mü-kem-mel bir profiterolü. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, benim vazifem duyurmak, kalite kontrolünü siz kendiniz yapın.
Sabriye, bir pastaneler zinciri değil, tek başına iş yapan bir kadın, onu tebrik ediyorum, kalitesini koruması ve başka kadın girişimcilere rol model olmasını diliyorum.

Sabriye, sana Bodrum’un “İnci Profiterolü” diyorlar. Gerçekten de öldürücü profiterol yapıyorsun. Nasıl bu kadar iyi bunun tadı?
– (Gülüyor) Çünkü çok severek yapıyorum. En önemlisi sevgimi katıyorum. Bir de iş manyağıyım. Ölsem, şişirerek iş yapmam. Çok özen gösteriyorum. Hiçbir katkı maddesi kullanmıyorum. İşin kaçamağını değil gerçeğini yapıyorum…

Bayağı marka olmuşsun, kolay mı oldu, zor mu?
– Kolay olmadı. Tutunmak zor. İlk açtığımda herkes burun kıvırdı, ayakta duramayacağımı söyledi. Ama ben azmettim. Yılmadım.

Senin profiterolün kimselerinkine benzemeyen tarafı ne?
– Ürün, tamamen benden çıkıyor. Başka kimsenin eli değmiyor, yorucu ama güzel. Bir de her gün yeni çıkarıyorum. Hep taze.

Nereden sardın bu profiterol işine?
Çok sevdiğim bir tatlı. Çocukluğumdan beri nereye gitsem profiterol yerim. Biz Antakyalıyız, evde herkes kendi çapında aşçı, elimizin tadı iyidir, ortaokuldan beri evde yapıyorum. 2000 yılında pasta eğitimi aldım, 2004’te Mutfak Sanatları Akademisi’nde eğitim gördüm, işin püf noktalarını öğrendim. Ve dışarıda yediklerimin çoğunun profiterol olmadığını anladım. Yapa yapa, herkese yedire yedire uzmanlaştım…

15 YIL SONRA YEDİKLERİNDE DE ‘TADI HİÇ DEĞİŞMEMİŞ SABRİYE!’ DESİNLER İSTİYORUM

10’da kapatıyormuşsun, öyle gece de açık olayım derdin yok galiba… Niye?
– Yok valla. Sabah 6. 30’da başlıyorum çalışmaya, gün boyu da çalışıyorum. Bir de ailem geliyor Antakya’dan yazları, akşam aile zamanı başlıyor. Müdavimlere kalsa, 24 saat açık olmamı istiyorlar. Kışın kapatmama da kızanlar var.

İşi büyütmek istiyor musun?
– Hayır!

“Küçük olsun benim” olsun mu?
– Aynen öyle. 15 yıl sonra da yediklerinde, “Tadı nefis! Hiç değişmemiş Sabriye!” desinler istiyorum. Büyürsem her şeye yetişemeyeceğim, kalitem bozulacak. Bunu istemiyorum. Yaptığın işi, insanların sevmesi, onaylaması şahane bir şey. Maneviyatının verdiği haz, maddiyatın önüne geçiyor. İnanır mısın, para bile umurumda değil…

ÇİKOLOTA İNSANLARA MUTLULUK VERİYOR

Sen Antakyalısın. Niye başka bir tatlı değil de profiterol?
– Çünkü Antakya’ya özgü tatlılar orada iyi oluyor. Ben künefeyi burada yapsam o tadı veremem. Her şeyi getirsem bile Antakya’daki lezzeti yakalayamam. Peynir gelene kadar ekşime yapar, tereyağı erir, havasından mıdır, suyundan mıdır, olmuyor. Bir de yazın künefe Bodrum’a ağır gelir. Ama profiterol öyle değil. Her daim herkes yiyor. Çikolata insanlara mutluluk veriyor.

TOPLARINI, İÇİNİN KREMASINI ÇİKOLATASINI SOSUNU HER ŞEYİNİ BEN YAPIYORUM

Bitter çikolatadan mı yapıyorsun?
– Evet. Benim gördüğüm birkaç yerde, ya sütlü çikolatadan yapıyorlar ya da hazır sos kullanıyorlar. Ben pişirerek yapıyorum. Her şeyi kendim yapıyorum. Toplarını, içinin kremasını, çikolatasını, sosunu…

300 LİRAYA VAHŞET HAKKI! ALLAH BELANIZI VERSİN

ŞU fotoğrafa bakar mısınız?
Korkunç!
Bu köpeği, bu canlıyı, bu yavruyu bu hale getiren, bir arabanın arkasına bağlayıp yerlerde sürükleyen insan müsveddesine ağzıma gelen her küfrü etmek istiyorum.
“Allah belanı versin!” demek istiyorum.
“Allah’ından bul!” demek istiyorum.
Türkiye’de hukuktan bulamıyorsun çünkü.
Bu adam işkenceci.
Bu adam, fırsatını bulsa insan dahil her türlü canlıya işkence yapabilir.
Çünkü ruhunda var, fıtratında var.
Bir köpeğe bunu yapabilen herkese yapabilir!!!
Haber yayınlanınca, insanlar isyan ettiği için tutuklanıyor, sonra 300 lira para cezası kesilip serbest kalıyor.
Çünkü Türkiye’de ne hayvanın ne insanın ne kadının canının değeri yok.
Gerçekten lanet olsun!

Yorum Bırak