MUCİZE ESERİ HAYATTAYIM!

NEŞE YILMAZ’A CADDEBOSTAN’DA KÜREK ÇEKERKEN BİR DENİZ TAKSİ ÇARPTI DAK/SAR YETİŞMESEYDİ NEŞE BUGÜN HAYATTA OLMAYACAKTI

Seni tanıyalım…

Neşe Yılmaz ben. Namı diğer: ‘Neşeli.’ 1974  Zara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İktisat mezunuyum, 28 yıldır Uluslararası bir şirkette çalışıyorum. Doğada olmayı ve doğa sporları yapmayı seviyorum. Son hobim, denizde kürek çekmekti. Başıma ne geldiyse de o yüzden geldi!

Ne geldi?

Ne gelmedi ki? Mucize eseri hayattayım! Kalamış’ta kürek çekerken, bir deniz taksi çarptı bana… Gerisini hatırlamıyorum… Boğulmuşum… Kalp masajı ve suni teneffüsle hayata döndürülüyorum.… Hipotermi atlatıyorum… “Öldü, ölecek” diye bakılıyor bana… “Hayatta kalmayı başarırsa da, beyin hasarı olabilir, kopan ayağı dizden ampute edilebilir!” deniyor… Vücudunda da pek çok kırık var bu arada… Entübe edilip, 4 gün yoğun bakımda kalıyorum, yaşam mücadelesi veriyorum… Ama atlatıyorum. Ne mutlu bana ki, hayattayım. Çok şükür, çok şükür…

EMNİYET TEDBİRLERİ TAMDIR DİYE DÜŞÜNDÜM

Aman Allah’ım! Çok çok geçmiş olsun. Sen, böyle kısa bir özet geçtin ama lütfen başına gelenleri tek tek anlat…

Bir Cumartesi sabahıydı, bir saat kürek çekmek için evden çıktım. Ama geri dönemedim. Her zaman gittiğim kürek kulübüne gittim: İstanbul Balık Adamlar Kürek Kulübü. Daha önce tanımadığım bir sporcuyla birlikte açıldık. Kanoda iki kişiydik.

O da zarar gördü mü?

Evet! Onun da vücudunun çeşitli yerlerinde derin yarıklar, kafatasında çatlak, kalça ve çenesinde kırık hatta omurgasında zedelenme oluşmuş.

Tam bir felaket! Kürek sporuna ne zaman başladın?

Birkaç ay olmuştu. Doğa sporlarını sevdiğimden, “Deniz, güneş insanın ruhuna iyi gelir” düşüncesiyle, profesyonel olduğunu düşündüğüm birkaç kürek kulubüyle görüşüp, birinde karar kıldım. Eğitim programları, emniyet tedbirleri, iletişim ve gözlem araçları tamdır diye düşündüm. Bu tedbirleri almamış olacakları hiç aklıma gelmedi. 7- 8 kere de denize çıktım. Ve sonra bu olay geldi başıma…

KULUBÜN TAKİP MOTORU BİZİMLE DEĞİLDİ RÜZGAR ARTTI, BİZ DÖNMEYİ BAŞARAMADIK, SONRA ÜZERİMİZE GELEN DENİZ TAKSİYİ GÖRDÜM GERİSİ HATIRLAMIYORUM!

Peki can yeleği yok muydu üzerinde?

Hayır. Can yeleği, rahat hareket edilemediği gerekçesiyle kullanılmıyormuş. Sonradan öğrendiğime göre, yüzdürücü yelekleri kullanılabilirmiş. Çünkü daha hafif ve kullanışlı. Ama maliyetli olduğu için tercih etmiyorlarmış.

Korkunç bu anlattıkların! Peki olay nasıl oldu?

Saat 10:30’da Caddebostan’dan denize açıldık. Eğitim ve tecrübeye göre değil de, kim denk gelirse onunla çıkartıyorlar denize. Bir rotamız yoktu. Yani “Şuraya kadar gidin, şuradan dönün” gibi şeyler söylenmedi. Biz çıktık. Hava sertleşmeye başlamasın mı? Başlasın. Rüzgâr arttı. Biz dönmeye çalıştık ama başaramadık. Civardaki yelkenli ve benzeri deniz taşıtlarına el salladık, bizi güvenli bir şekilde karaya çıkarmaları için. Ama kimse bize yardım etmedi.

E peki, kürek kulübünün takip motoru filan olması gerekmiyor mu?

Gerekiyor tabii. Ama bizimle değildi. Denizin ortasında yapayalnızdık. Uzaktan deniz taksiyi gördüm. Hızla üzerimize geliyordu. “Eğer bizi gördü ve desteğe geliyorsa, bu hızla dalgasından bile alabora oluruz!” dediğimi hatırlıyorum. En son bu. Başka hiçbir şey hatırlamıyorum. 4 gün sonra Yoğun bakım’da açtım gözlerimi.

YOLCULARDAN BİRİ SUYU ATLAYIP BENİ ÇIKARIYOR, BİR YELKENLİ GELİYOR,  SUNİ TENEFÜS VE KALP MASAJI YAPIYOR SONRA DAK/SAR GÖNÜLLÜLERİ OLAY YERİNE ULAŞIYOR

İyi de nasıl olur…

Gerçekten bilmiyorum. Kano ve kıyafetlerimiz renkli idi. Deniz taksinin bizi görmemesi akıl alır gibi değil.

Çarpma anını hatırlıyor musun?

Hiçbir şey hatırlamıyorum. İyi ki de hatırlamıyorum. En son hatırladığım, son sürat üzerimize gelen o deniz taksi…

Peki sonra ne oluyor?

Deniz taksinin yolcularından biri, suya atlayıp beni çıkarıyor. Allahtan. Müteşekkirim kendisine. O da hipotermi riski atlatıyor. Sonra kazayı gören duyarlı bir yelkenci, beni yelkenlisine alıp ilk müdahaleyi yapıyor. Yani kalp masajı ve suni teneffüs. Ona da müteşekkirim. O sırada DAK/SAR (Denizde Arama Kurtarma) botları ve DAK/SAR Gönüllüleri de olay yerine ulaşıyor. Kopan ve sadece çok küçük bir deri parçasının tuttuğu, sallanan ayağımı bilinçli bir şekilde koruyorlar. Termal battaniyelerle, hipotermi seviyemi kontrol altına alıyorlar. Beni emniyetli bir şekilde botlarına alıp, çok hızlı ve muhteşem bir koordinasyon ile ambulansa yetiştiriyorlar. Onlara da müteşekkir olduğumu söylememe gerek yok herhalde. Tüm bu müdahaleler olmasaydı ya da geç kalınsaydı, bugün hayatta olmayabilirdim. Entübe edilip, ciğerlerim korunamazdı. Beyin hasarım önlenemez olur, eski halimle uyanamazdım. Ayağım kesilir ve ben eksik uzuvla kalabilirdim.

AMBULANSLA GÖTÜRÜLDÜĞÜM İLK HASTANE BENİ KABUL ETMİYOR

Ah ne diyeceğimi bilemiyorum. Gerçekten Allah’ın sevdiğin kullarından biriymişsin. Bayağı mucize eseri hayattasın…

Evet. Deniz taksinin suya atlayan yolcusu… Yelkenci ve ailesi daha önce kalp masajı yapmış mı ya da eğitimi var mı bilmiyorum ama bende başarılı oldu yelkenlisinin, denizden birisini “dinlence” adı verilen özel bir platforma alabilecek yapıda olması… DAK/SAR ekibinin zamanında olay yerine ulaşması… Hepsi şans… Şans demek yeterli değil aslında, mucize!

Ailen peki? Onların ne zaman haberi oluyor?

Benim üzerimde hiçbir kimlik, telefon vs yok.. Kim olduğum bilinmiyor, aileme ulaşamıyorlar… Bizimkiler de benden haber alamayınca, bir terslik olduğunu anlıyorlar. Ambulansın beni götürdüğü ilk özel hastane, beni kabul etmemiş. Çoklu travma olmasından dolayı. Sonra Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülüyorum. Sonra ailem olayı öğrenip geliyor. Hayati riskim, çok yüksekmiş. Bizimkilere her şeye hazırlıklı olmaları, durumumun pek de iyi olmadığı bilgisini veriyorlar. Ayağımın, dizden ampute edilmesi için onay alıyorlar. Kafa travmam olduğu için, kendime gelsem bile aynı bilinç seviyesinde ve aynı yeterlilikte olup olamayacağımı bilmediklerini söylüyorlar.

ENTÜBE EDİLİYORUM SONRA 6 SAAT SÜREN BİR AMELİYATA ALINIYORUM

Entübe mi ediliyorsun?

Evet. Solunum problemim var çünkü. Akşam saat 10’a kadar ilk müdahaleleri yapıp, ameliyata alıyorlar. Sabah 4 gibi ameliyat bitiyor, Yoğun Bakım’a kaldırılıyorum. O birkaç günü hiç hatırlamıyorum. Ben farkında değilim ama ilk tepkimi, kedim Şans’ı merak etmememi, yeğenimin Şans’ın yanında kaldığını söylediklerinde vermişim. Bu tepki ile ailemin, arkadaşlarımın umutları yeşermeye başlıyor. Ufak ufak kendime gelmeye başladığımda, çok susadığımı ve su içmek istediğimi söylediğimde, konuşamadığımı fark ettim. Uyuyup uyanıp, aynı şeyi yaşıyordum. Konuşuyor gibiydim ama sesim çıkmıyordu. Konuşma yetimi yitirdiğimi düşündüm. Sonra “Acaba kaza mı oldu? Hastanede miyim ben? Yoksa bir rüyada mıyım ben?” gibi şeyler geçti zihnimden.

Peki DAK/SAR (Denizde Arama Kurtarma) botları ve Gönüllüleri’nin nasıl haberi oluyor? Kim onlara haber veriyor?

Mucize işte! Deniz taksideki yolculardan biri, DAK/SAR Başkanı Murat Kaya’nın arkadaşıymış. Cep telefonundan onu arıyor ve yardım istiyor. O esnada, gönüllü DAK/SAR görevlileri de, günlük rutinleri olan bot kontrolünü yapıyorlarmış. Bot üzerinde botlar çalışır vaziyetteyken aldıkları çağrıyla hemen harekete geçiyorlar ve 4 dakika içerisinde olay yerinde oluyorlar. DAK/SAR, gönüllülüğün çok profesyonelce yapıldığı, muhteşem bir koordinasyon merkezi. Geç kalsalardı, beni kurtaracak ve koruyacak ekipmanları eksik olsaydı, bedenimi bilinçli pozisyonda tutamasalardı, ambulansı organize edemeselerdi bugün bu konuşmayı yapamayacaktık! Onların sayesinde ambulansa teslim edilmem, hastane Acil’inde alınan önlemler ve ilk tedavilerim, sonrasında beni ameliyata alan canım doktorum ve ekibi. Hepsi mucize zincirimin birer halkası… Bu halkadaki herkese minnettarım ve hepsi benim kahramanlarım. Mucizeleri Allah yaratır ve o mucizelerin kahramanları da yüreği güzel, duyarlı, bilinçli, yardımsever, iyilik için varolan insanlardır.

SAĞ AYAĞIM DİKİLDİ , SOL BACAĞIMDAN DOKU ALINARAK SAĞ BACAĞIMA DOKU TRANSFERİ YAPILDI… DAHA NELER NELER

Tekrar sağlıklı olman ne kadar zaman aldı?

Ameliyat sonrası dikilen ayağımın doku uyumu ve kan dolaşımı riski çok büyüktü. Birkaç hafta içerisinde uyum sağlamazsa, ampute olma riski devam ediyordu. Çok büyük travmalar yaşattı bu düşünce bana. Yoğun bakım ve hastane süreçlerinin ardından, evde tedavim devam etti. 1.5 ay boyunca her gün özel bir kliniğe hiperbarik oksijen tedavisine gittim. 2 ay boyunca hiç banyo yapamadım. Dikilen ayağımın üzerine 3 ay hiç basmadım. Basmaya başladıktan sonra, 1.5 ay her gün fizik tedaviye gittim. Kendi ihtiyaçlarımı kendi başıma görebilecek seviyeye gelmem 6 ayımı aldı. Yani hayat, benim için o günlerde çok ama çok zordu. İş hayatım ve özel hayatım ciddi manada sekteye uğradı.

Kaç ameliyat geçirdin?

Sağ ayağım dikildi. Sol bacağımdan doku alınarak sağ bacağıma doku transferi yapıldı. Sağ bacağım ve sol kolum, alçıya alındı. Vücudumdaki yaralar bereler vs vs. Sağ ayağımı ve ayak parmaklarımı hala tam olarak hareket ettiremiyorum. Ayak üzerinde his kaybım var. Spor ayakkabıdan başka bir şey giyinemiyorum. Şiddetli olmasa da, sürekli bir ağrı var ayağımda. Ödem, şişme hala devam ediyor. Hala kemik kaynamaya devam ediyor. Ayak kıkırdağında hasar var. Tekrar bir ameliyat olacağım gibi görünüyor ve maalesef kıkırdak kemik gibi kendini yenileyemediği için nasıl bir gelişme olacak henüz bilemiyorum. Yani sağ ayağım, eski sağlığında değil ve hareket kabiliyeti kısıtlı.

BEN PROFESYONEL GÖZÜKEN BİR KURUMA GÜVENDİM, GÜVENMEMEM GEREKİYORMUŞ

Bu kazadan öğrendiğin en önemli ders ne oldu?

Ben herkesi kendim gibi biliyormuşum. Bu hataya düşmemek gerekiyor. Ben profesyonel gözüken bir kuruma güvendim. Güvenmemem gerekiyordu. Artık daha temkinli bir insanım. Bir de bu olayda şunu anladım: Hayatta, çok güzel dostlar biriktirişim. Dostlarım bir an olsun yanımdan ayrılmadı. Duydukça inanamadığım, öğrendikçe mutluluktan ağladığım muhteşem ötesi iyi dilekler aldım. Zaman zaman yine bazı şeyleri kafama taktığımda şöyle düşünüyorum: “Takılma! Hayat olması gerektiği gibi akıyor. Olması gereken oluyor, olmaması gereken de olmuyor. Zorlama, üzülme, önüne bak!”

Bugün sen de artık bir DAK/SAR gönüllüsüsün…

Elbette! Aksi mümkün mü? DAK/SAR, benim ikinci ailem oldu artık. Beni kurtardıkları gibi, sonrasında da hep yanımda oldular. Artık bir DAK/SAR gönüllüsüyüm ve bundan dolayı gurur duyuyorum. DAK/SAR eğitim programı üzerine bir de sertifikalı ilkyardım eğitimi aldım ve aynı zamanda sertifikalı bir ilkyardımcıyım. Ben şanslıydım ve kurtuldum. Ama başka insanlar bu kadar şanslı olmayabilir. O nedenle bu kazadaki sorumlular, hatalarını anlamalı ve eksiklerini, yanlışlarını düzeltmeliler. Bunun için mücadele vermek benim insanlık görevim.

SUÇLULARI GEREKEN CEZAYI ALMASINI DİLİYORUM… Kİ BAŞKA İNSANLARI BAŞINA BÖYLE BİR FELAKET GELMESİN!

Son olarak, hukuki süreç ne durumda?

Olayda kusuru ve ihmali olduğunu düşündüğümüz İBB Deniz taksi çalışanları, yetkilileri ve Türk Balıkadamlar Spor Kulübü Derneği yetkililerinden şikayetçi olduk. Savcılık, olay nedeniyle soruşturma yürütüyor. Savcılığın soruşturma aşamasını tamamlaması sonrasında, şüpheliler hakkında cezalandırma istemiyle kamu davası açılmasını talep ettik, neticelenmesini bekliyoruz. Tabii ki o deniz taksi üzerime bilinçli bir şekilde taksiyi sürmemiş ama o esnada, yanındaki biriyle konuşuyor ve arkaya bakıyormuş. Önüne değil yani. Tüm bu ihmaller de ölümüme, sakat kalmama, akli dengemi kaybetmeme sebep olacaktı. İnsan hayatı bu kadar ucuz olamaz, olamaz! Suçluların, gereken cezayı almasını diliyorum. Ve bundan sonra gerekli tedbirlerin alınmasını… Ki başka insanların başına böyle bir felaket gelmesin!

Yorum Bırak