Arada üzerimize üzerimize gelse de, Türkiye’nin güvenliği ve şu son dönem yaşadığımız olaylar gündemin tepesinde. Onlarla yatıp kalkıyoruz. 12 tane sorum vardı. Yazdım da size, “Kime sorayım” diye. Çoğunluğu verdiği isim, Mete Yarar oldu. Ben söz dinlerim, teybimi aldım, yanına gittim. Son dönemin öne çıkan güvenlik politakaları uzmanı Mete Yarar’a sordum.
Bu darbeyi kim planladı? Yani emri kim verdi? Fetullah Gülen mi?
– Hayır sadece FETÖ’nün yapabilmesi mümkün değil. Bir üst akıl var.
Hah geldik işte o üst akla… Allah aşkına bize söyleyin, kimdir, nedir o?
– Şu anda bilmiyoruz ama 5 yıl sonra ortaya çıkacak…
Nasıl yani?
– Şu anda üst aklın kim olduğunu ispatlama şansına sahip değiliz ama 5 yıl sonra Suriye’de ve Irak’ta kim daha büyük çıkar sağlamışsa, üst akıl kim anlayacağız.
Peki sizce o üst akıl, bir devlet mi, bir kurum mu?
– Devlet, başka türlü olamaz…
ABD mi, CIA mı, nedir?
– ‘Bir istihbarat örgütü’ açıklaması yetmez. Devlet organizasyonu olmadığı müddetçe, bu kadar büyük bir projeyi bir istihbarat örgütü gerçekleştiremez. Henüz ‘Bunu ABD yaptı’ demek şansına da sahip değiliz ama ABD’nin bu darbede yaşananlarla ilgili muhakkak bir istihbaratı vardı. Ben aksi iddiaları reddediyorum.
Birden fazla ülke mi?
– O da olabilir. Bazen de ülkeler, başkalarının arkasından bir takım şeyleri gerçekleştiriyorlar.
Peki tüm bu bunlar, komplo teorisi olamaz mı?
– Hayır olamaz! Komplo teorilerine itibar etmem ben. Ama şuna ederim: Ülkeler kurttur. Başka ülkeler de koyun. Ülkelerin, kendi topraklarına sahip çıkacak olan çobanları olmalıdır. Ben başka bir ülkenin kurtluğuna, “Niye kurtluk yapıyor?” diye kızmam. Ben çobana bakarım, “Kuzularına sahip çıkabiliyor mu, çıkamıyor mu?” diye. Önemli olan, ülkelerin çobanlarının, koyunlara sahip çıkabilmesi. Anlatabiliyor muyum? Ben başka ülkelerin ne yaptığından çok, kendi ülkemin ne yapamadığına bakarım. Türkiye’deki komplo teorisinin en büyük sıkıntısı bu. Komplo teorisi üretip, Türkiye’nin ne yapması gerektiğiyle ilgili hiçbir şey söylemiyorlar. Tespit yeterli değil yani, önleyici tedaviyi de söylemeniz gerekiyor.
Soruyorum o zaman, önleyici tedavi ne?
– Çobanların koyunlara sahip çıkması! Türkçesi: Bugünkü Yenikapı’da yaşanan ruh devam edecek. Ülkeye, çobanlarla birlikte sahip çıkılacak. Tek çoban da yetmez. Ülkenin tamamı, yani 78 milyon hepimiz birlikte sahaya çıktığımızda, biz bu badireleri atlatacağız.
Peki bu kadar zaman geçti, bu darbedeki teşkilatlanma niye tam olarak çözülemiyor?
– Çünkü karşınızda normal, geçmişteki dönemlere göre cuntacı bir hareket yok. Kripto bir hareket var. Her grup, sadece 10-15 kişiyi biliyor. O kadar. Gruplar içerisinden alınan kişilerle, diğer gruplara ulaşılmaya çalışılıyor. Zamana ihtiyaç var.
Neden Gülen’i teslim etmiyorlar?
– Ben edecekleri düşünmüyorum. Hiçbir şart altında etmeyecekler görün bakın. İnşallah yanılırım.
Peki biz bu darbenin nasıl gerçekleştiğini gerçekten ne zaman öğreneceğiz?
– Kusursuz cinayet dünyanın hiçbir yerinde yok. Ya yaparken iz bırakıyorsunuz ya da planlarken. Şu anda henüz “Olay yeri incelemesi” yapıyoruz ve bunu yaparken maalesef sadece suç delilleri var elimizde. Oysa bunun planlayıcısı var, azmettiricisi var. Biz tetikçilerin hepsini yakaladık. Azmettirici arıyoruz. Ama bu da o kadar kolay değil. Bu tip eylem yapanlar en az 3- 4 ara tampon grup kullanırlar. Siz o tamponların arkasındakini bulacaksınız. Türkiye bu süreçte hem kendisini onaracak hem de azmettiriciyi bulacak…
Her gün birilerinin kandırıldığını okuyoruz… Şaka gibi… Herkes kandırılmış…
– Bu örgütün Türkiye’deki yapılanması kaç yıl? 40 yıl! 40 yılda kartopu gibi büyüyen bir örgütten söz ediyoruz. Yani bu aslında sadece yakın dönemin sorunu değil. Bugün ne diyorlar? “1990’dan sonra subay olanların büyük bir çoğunluğu FETÖ’cü!” 90’lı yıllardaki hükümetleri düşünün. Onlar da kandırılmış! 40 yıldır biz hepimiz kandırılmışız!
Akın Öztürk’ün işin içinde olup olmadığı bile belli değil. Bu kadar zor mu bunu anlamak?
– Yok, artık belli. İşin içinde olduğu anlaşıldı. Darbeden önce Ankara’da yapılan gizli toplantılarda orada olan şahıslardan birinin Akın Öztürk olduğu söyleniyor. Ama operasyon içerisinde bıçak sırtında olan insanlar var. Henüz onların pozisyonları belli değil. Mesela İkinci Ordu Komutanı. Örgüt yapısı ortaya çıkartıldığında, örgüt içinde yer alıp almadığı da anlaşılmış olacak.
Yenikapı’da her kesimin bir araya gelmesi, Yenikapı ruhu, bu için ülke için çok önemli. Bu aynı zamanda Amerika’ya ve başka ülkelere, “Biz darbe marbe istemiyoruz. Biriz. Bütünüz”ü göstermek mi?
– Aynen öyle. Bu bir gövde gösterisi. Bir kere öldüm, bin kere doğdum. Yenikapı mitinginin verdiği en önemli mesaj: “Arkadaş, bu tezgahladığın şey beni aslında milli yaptı!” Bugün ayakta kalacaksak ve başımıza bir daha böyle bela gelmeyecekse panzehirimiz Yenikapı ruhu. Her yaptıkları harekette, bizim sayımızın daha fazla artacağını görmeleri gerekiyor.
Yine de bundan sonrası için geçmiş tecrübelerden kaynaklanan bir güven eksikliği de var. Bütün bu olan bitenin hayırlara vesile olması için ortak bir tavır sergilenmesi gerekiyor. Sizce sergileniyor mu? Yoksa kabak, Atatürkçülerin, solcuların, laiklerin, muhaliflerin başına mı patlayacak?
– Şu anda öyle bir pozisyon yok. Ama tabii ki suyu bulandırmaya çalışanlar olacaktır. Hem de her kesimden. Hepimiz eleştiri yapmakla iftira atmak arasındaki farkı ayırt etmek ve gözümüzü dört açmak zorundayız. Bakın duruma, Kılıçdaroğlu’yla Erdoğan bir araya geliyor, aynı ortamda bulunuyor. Aynı şey Metin Feyzioğlu için geçerli. Bunlar önemli adımlar. Kötü şeyler yaşadık ama bundan hayır çıkarmasını bildik toplum olarak. İnşallah böyle devam eder. Ben diyorum ki: Bu dönemin kaybedenleri, itilenler değil, başkasını itenler olacak. Eğer kaybeden olmak istemiyorsanız, size yaklaşmak isteyen tarafı itmeyeceksiniz. Bir de uzlaşamadığımız konuları biraz ertelemekte fayda var. Türkiye’nin güvenliğiyle her şeyden önemli…