‘’Şehrin İyi Hali’’ gençleri, GÖNÜLLÜLÜK için harekete geçiriyor

İşte bu! Gençliğin güzel enerjisi bu! Gönüllülük bu! Farkındalık bu! İyi olmak için harekete geçmek bu… Şehrin iyi hali bu!
.
Sözünü ettiğim gençler, pırıl pırıl üniversite gençleri. Hepsi gönüllü. Akbank’ın 7 yıldır süren “Şehrin İyi Hali” sosyal sorumluluk projesine dahil oldular. Türkiye Down Sendromu Derneği’nde, Down sendromlu gençlerle birlikte nefis bir etkinlik gerçekleştirdiler.
.
İklim krizi, pandemi, kısıtlı doğal kaynaklar, dijitalleşme gibi gelişmeler, hepimizi harekete geçmeye zorluyor. Akbank’ın kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden biri olan, “Şehrin İyi Hali”, bu doğrultuda gençleri sürdürülebilir bir yaşam için harekete geçiriyor ve gönüllü olmaya davet ediyor. Gençlerin, gönüllülükle tanışması, kendilerini daha eşitlikçi, daha adil ve sürdürülebilir bir dünyanın paydaşı hissetmesi bence inanılmaz önemli. Akbank’ın Marka ve İletişim Başkanı Beril Alakoç diyor ki: “Toplum genelinde farkındalık yaratma amacında olan Şehrin İyi Hali projesine bu yıl 10.000 gencin katılmasının hedefleniyor!”
.
Projede farklı alanlarda faaliyet gösteren 21 sivil toplum var. Projeye katılan gençler, hangi STK ile çalışmak istediğine kendileri karar veriyor. Alakoç şöyle devam ediyor, “Gönüllülük, sosyal ilişkilerin gelişmesinde, değer yargıların oluşmasında, sosyal sorunlara farklı çözüm önerileri sunulmasında çok önemli bir etken. Tam da bu yüzden, bütün gençleri, “Şehrin İyi Hali” projesine katılmaya davet ediyoruz!”

Akbank ve sivil toplum örgütlerinin ortak çalışması ile gönüllü gençler; kıyı temizliyor, okul boyuyor, sokak hayvanlarına yardım ediyor, kimsesiz çocuklarla etkinlikler düzenliyor, otizmli çocuklar ile tanışıyor. Biz Down sendromlu çocuklar ile atölye yaptık.

Gerçekten şahane proje! Akbank’ı tebrik ediyorum. Başka kurumlara örnek olmasını diliyorum. Türkiye Down Sendromu Derneği Başkanı Gün Bilgin çok değerli bilgiler verdi, ona da teşekkür ediyorum. Down sendromlu gençleri ve onlarla birlikte etkinliğe katılan gönüllü üniversitelileri de gözlerinden öpüyorum. Şimdi söz, Akbank Marka ve İletişim Başkanı Beril Alakoç’da…

Sizi kutluyorum. “Akbank / Şehrin İyi Hali” bugüne kadar tanık olduğum, en anlamlı sosyal sorumluluk projelerinden biri…
-Ne güzel sizden bunları duymak! Çok teşekkür ederim. Bizim de çok gurur duyduğumuz, üzerine titrediğimiz bir proje. Gönüllülük, insanlara ve çevreye daha duyarlı bakmayı sağlıyor. Daha iyi bir dünyada yaşamak istiyorsak, hepimizin elini taşın altına sokması gerekiyor.

Seneler evvel, üniversite öğrencileriyle Yedikule Hayvan Barınağı’ndaki Engelli Kedi Evi’ni temizlemiştik. Hiç unutamadığım bir gündür. Bugün de gönüllü üniversite öğrencileriyle Down sendromlu gençlerin etkinliği aynı güzellikte oldu. “Şehrin İyi Hali” “gönüllülüğün” altını çiziyor ve içimizdeki iyiliği çıkarıyor.
– Gönüllülük, sosyal ilişkilerin gelişmesinde, değer yargıların oluşmasında, sosyal sorunlara farklı çözüm önerileri sunulmasında çok önemli bir etken. Tam da bu yüzden, bütün gençleri, karşılık beklemeden topluma fayda sağlamanın hazzını yaşamak için “Şehrin İyi Hali” projesine katılmaya davet ediyoruz.

Nasıl doğdu bu proje?
-Akbank’ın kurum kültüründe, toplumsal fayda odaklı çalışmalar çok derine kök salmış durumda. Yıllardır, çalışanlarla gönüllülük projeleri yürütülüyor. Bu çalışmaların önemli bir ayağı da, üniversite öğrencilerini kapsıyor. “500 genç ve 5 STK” ile başladığımız projede, her geçen yıl başvurular ve STK sayıları artıyor. Geçen yıl, 10 binin üzerinde başvuru aldık. Çevrimiçi yaptığımız etkinlik ve eğitimlere 5 bin 875 genç ve 16 STK katıldı. Bu yıl 21 STK yer alıyor!

Kaç yıldır sürüyor?
-Şehrin İyi Hali projesinde bu sene 7. yılımız. Hayalim o ki, hiç bitmeyecek ve büyüyerek etkisi artacak bir proje olsun.
Çabamız, gençler arasında “gönüllülük” faaliyetini yaygınlaştırmak, onları teşvik etmek. Gençlerin, toplumun gelişimindeki yeri ve öneminin altını kalın kalın çizerek, onlara yol göstermeye çalışıyoruz. Onların STK’larla tanışmasını ve gönüllülük etkinliklerinde yer almalarını sağlıyoruz.

TÜRKİYE’DE 18 YAŞ ÜSTÜ GÖNÜLLÜLÜK ORANI YÜZDE 6’LAR CİVARINDA

Biz, bu “gönüllülük” meselelerinde nasıl bir durumdayız ülke olarak? Evet, yardımsever insanlarız ama daha çok tanıdıklarımıza, aile bireylerimize karşı mı?
– Aynen öyle! Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’deki sivil toplum faaliyetlerine, gönüllü olarak katılma oranları, AB ortalamasının hayli altında. Türkiye’de, 18 yaş üstü gönüllülük oranı yüzde 6’lar civarında. Ne yazık ki Türkiye’de gönüllülük alışkanlığı pek yok. Bizim hedefimiz, üniversiteliler aracılığı ile bu sosyal etki farkındalığını arttırarak sadece bu proje çerçevesinde değil, genel olarak gönüllülüğü teşvik etmek. Çoğu genç çok iyi niyetli ve bu konularda hassas ama ne yapacağını bilemiyor ya da bir türlü fırsat bulup zaman ayıramıyor. Biz, hazır bir planla giderek bir başlangıç yapıyoruz ve STK’larla daha uzun vadeli bir ilişkinin de tohumlarını atıyoruz. Bu gençler, proje bittiği zaman da gönüllülük çalışmalarını sürdürebilirler, arkadaşlarını da yanlarına katabilirler.

“Gönüllülük”, çift taraflı bir mekanizma sanki… Evet karşımızdakine bir faydamız oluyor, onun mutlu hissetmesine neden oluyoruz. Ama aynı zamanda “gönüllülük”, insanın kendisini de iyi hissetmesine, bir işe yaradığını görmesine neden oluyor…
– Evet. Gönüllülüğün en önemli kazanımları, kişinin bir ihtiyaca karşı çözüm üretebilmesi, bir sorunla başa çıkabileceğini görmesi ve yetkinliklerinin farkına varması. Gönüllülük faaliyetlerine katılan insanların, daha pozitif bir bakış açısı kazandığı ve kendini faydalı hissettiği bir gerçek. Gönüllülüğü yaygınlaştıran, yardımlaşmayı deneyimleyen toplumların mutluluk seviyesinin arttığı görülüyor. Ayrıca bu gibi faaliyetlerin, toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmak, daha iyi iletişim kurmak, yeni insanlarla tanışmak, yeni şeyler öğrenmek gibi olumlu etkileri de var. Herkesi mutlu eden, insana kendini faydalı hissettiren, çift taraflı bir mekanizma dediğiniz gibi. Tek taraflı bir duygu ile hiçbir ilişki gelişmiyor, burada da durum farklı değil.

Yanılmıyorsam bu yıl, hem çevrimiçi hem de sahada faaliyet gösteriyorsunuz. Çevrimiçinde neler yapıyorsunuz?
-Çevrimiçi etkinliklerde gençler, sivil toplum kuruluşları yönetici ve eğitmenleriyle buluşuyor. Farklı alanlarda faaliyet gösteren 21 STK, gençlerle, “Nasıl gönüllü olunur, neden gönüllü olmak gerekir ve STK’lar ne yapar?” gibi konularda faydalı bilgiler paylaşıyor. Gençler, STK’ların çalıştığı alanlarla ilgili bilgi de ediniyor. Gençlerin, toplumsal bir sorunun çözüm üretim sürecinin bir parçası olabilmelerini, yetkinliklerini keşfederek kendilerine bir amaç edinebilmelerini ve gelecek yaşantılarına farklı bakış açıları geliştirerek daha da anlam katabilmelerini hedefliyoruz.

Gençlerin, gönüllülükle tanışması neden önemli?
– E çünkü, onlara hem toplumun bir parçası olmayı öğretiyor hem de bireyler arasında diyaloğu ve yardımlaşmayı artırıyor. Kaynakları gitgide tükenen ve sorunların çığ gibi büyüdüğü dünyamızda, geleceğin mimarları gençler. Onların farkındalıklarının artmasını, böylelikle toplumsal meselelere farklı bakış açılarıyla yaklaşarak sorumluluk bilincini geliştirmeyi hedefliyoruz.

BU PROJEYLE KENDİLERİNİ DEĞERLİ VE İYİ HİSSEDİYORLAR

Daha önceki yılları düşünürsek, gençlerin üzerinde nasıl bir etkisi oluyor bu projenin?
-Öncelikle kendilerine anlam kattıklarını, bir sorunun ucundan tutarak kendilerini değerli ve iyi hissettiklerini gözlemliyoruz. Çalıştıkları STK’larla uzun süreli ilişkiler geliştiriyorlar. Aynı hedefte çalışan diğer akranlarıyla tanışarak, sosyal ağlarını genişletiyorlar. Etki alanlarının ne kadar geniş olabileceğini fark ediyorlar. Başkalarının hayatına olumlu katkı sağlamanın, verdiği gurur ve mutluluğu erken yaşta öğreniyorlar. Bu da gelecekte, isterlerse neleri mümkün kılabileceklerini görebilmelerini sağlıyor. Bütün bunlar mutlaka öz güvenlerini de destekliyordur.

Bu yıl, kaç gencin katılması hedefleniyor?
-500 genç ile başlayan mütevazı bir projeyken, bu sene 10 bin gence ulaşmayı hedefliyoruz. Ancak ileriki yıllar için hedefimiz çok daha büyük. Her üniversiteli bunu deneyimlemeli diye düşünüyorum.

Çağrıları nereden yapıyorsunuz?
-Sosyal medya üzerinden çağrılar yapıyoruz. Web sitesi üzerinden sağlanan bilgilerle, sivil toplum kuruşlarının faaliyetleriyle buluşabiliyor ve istedikleri STK’nın etkinliklerine gönüllü olarak katılabiliyorlar. Türkiye’nin her yerinden üniversiteli gençler www.sehriniyihali.com‘dan başvuru yapabiliyor.

Gönüllü gençler neler yapabiliyor?
– Barınakları temizliyor, sokak hayvanlarını besliyor ve onlar için yeni barınaklar yapıyorlar. Plastik kullanımının denizlere verdiği zararı öğreniyor ve sahilleri temizliyorlar. Engelli bireylerin yaşam kalitelerini nasıl artırırız konularında oturumlara katılıyor. Down sendromlu bireylerle buluşup onların iyi olma haline katkı sağlıyorlar. Çocukların nitelikli eğitime ulaşabilmeleri için gönüllü oluyor ve farkındalık atölyelerine katılıyorlar.

Peki bunlar, tek seferlik şeyler mi? Devamını getirmek isterlerse, nasıl yapıyorlar?
-Süreklilik çok önemli ve değerli. Gençler katıldıkları faaliyetlerde, STK’larla tanışarak sürekli diyalog ve iletişim geliştiriyor ve bir sonraki faaliyetten haberdar olarak gönüllülük faaliyetlerine devam edebiliyorlar. Amacımız bu farkındalığı bir alışkanlık haline dönüştürmek.

Projenin sürdürülebilirliğini nasıl sağlıyorsunuz?
-Akbank, bu tür toplumsal projelere her zaman uzun soluklu yaklaşıyor. Projelerin gerçek faydasını görebilmemiz için, uzun soluklu ve hatta devamlı olması çok önemli. Dünyada bütün başarılı projelere baktığımızda ancak kalıcı ve devamlılığı olan projelerin gerçek fayda yarattığını görüyoruz. Her alınan güzel sonuç, bizlerin motivasyonunu da artırıyor. Bu sene projenin 7. yılı, her sene kapsamını ve etki alanını genişletmeye çalışıyoruz. Projeye dahil ettiğimiz öğrenci sayısını ve bağlantılı olarak da STK sayısını artırıyor ve toplumsal konuları da daha çeşitli yönlerden ele almaya çalışıyoruz. Etkinliklerimizde geçen senelerden gönüllülük deneyimi edinmiş birçok gençle karşılaşmak ve yanlarında getirdikleri akranlarıyla tanışmak bu projenin, gençler nezdinde kalıcı bir yer edindiğinin de en güzel göstergesi diyebilirim.

BİRBİRİNDEN DEĞERLİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE TANIŞIN!

Bu sene yer alan sivil toplum örgütleri hangileri?
-Projede bu sene, AKUT Doğada Yaşam Projesi, Bilim Kahramanları Derneği, ÇEKÜL Vakfı, Çorbada Tuzun Olsun Derneği, DEM Derneği, DMD Aileleri Derneği, Hayal Gücü Merkezi, Hayat Sende Derneği, HAYTAP, KAÇUV (Kanserli Çocuklara Umut Vakfı), Okul Destek Derneği, Oyun Atlası Derneği, TİDER (Temel İhtiyaç Derneği), Tohum Otizm Vakfı, Toplum Gönüllüleri Vakfı, TURMEPA, Türkiye Down Sendromu Derneği, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Cerebral Palsy Türkiye, Yedikule Hayvan Barınağı yer alıyor.

Biz Down sendromlu çocuklarla harika bir aktivite yaptık. Onları yakından tanıdık, dünyalarına girdik. Aslında ne kadar yetkin olduklarını gördük… Down sendromlu çocuklar ve gençlerle ilgili yanlış bilinen şeyler neler?
– Ne yazık ki, çok az insan, bunun bir hastalık değil, bir genetik farklılık olduğunu biliyor. Down sendromlu bireylere gerekli destek sağlanırsa, sorumluluk alan, topluma katılan bireyler olabilirler ve iş yaşantısında da diğer çalışanlarla aynı koşullarda çalışabilirler. Amaç, Down sendromlu bireylerin toplumda, ekonomik olarak da bağımsız yaşamalarını sağlamak. Bunu yapabilirler. Ama bir araya gelmeden, birlikte vakit geçirmeden ve deneyimlemeden bunları anlamamız ve farkına varmamız mümkün değil. Ne zaman ki, bu yanlış yargılar aşılır ve sağlıklı bir bilinç oturur, biz o zaman “kapsayıcı” bir toplum yaratmaya başlayabiliriz.

AKUT İLE DOĞADA KALMA BECERİLERİNİZİ GELİŞTİREBİLİRSİNİZ… DURMAYIN YAPIN!

Proje ne kadar süreyle devam ediyor?
-Aralık sonuna kadar online ve sahada olmak üzere, yoğun bir takvimde devam ediyor. Gençler, DEM Derneği ile işitme engelli ve sağır bireylere yönelik Türk İşaret Dili farkındalıklarını artırabilir… AKUT ile doğada kalma becerilerini geliştirebilirler… Çorbada Tuzun Olsun Derneği’yle evsizlere yemek dağıtabilirler… TİDER ile tanışarak, israfı engellemek için neler yapabileceklerini öğrenebilirler… Hayat Sende Derneği gibi birçok STK ile çocuk ve gençlerin toplumda eşit şartlarda yer alabilmesi için diyaloglara katılabilirler. Durmasınlar yapsınlar!

Kurumunuz, gönüllülerle yapılan bu aktiviteler dışında, söz konusu 21 STK’ya destekte bulunuyor mu?
-“Yuvarla platformu” üzerinden her ay bir STK’ya odaklanıyor ve kart sahiplerinin harcama küsuratlarını yuvarlayarak, STK’lara bağış yapıyoruz. Bu proje içerisinde çalıştığımız Türkiye Down Sendromu Derneği bunlardan bir tanesi. Ülkemizde meydana gelen afetler sebebiyle, STK’lar üzerinden sürekli ihtiyacı belirlemeye ve destek olmaya çalışıyoruz. Biz, gönüllülüğe uzun senelerdir ciddi bir katkı sağlıyoruz. Her sene “Akbanklı Gönüllüler”iyle bir STK belirliyor, bağış topluyoruz. İstanbul Maratonu’nda iyilik peşinde koşan 372 RedRunners koşucumuz ve 4 bin 941 bağışçımızla, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği için 485.000 TL bağış topladık. Bu sayede, 108 çocuk ve gencin bilgisayar ve internet ihtiyacını karşılamış olduk. Bu sene Köy Okulları Değişim Ağı (KODA) için koşarak ve köyde çalışan 240 öğretmenin temel eğitim kamplarına katılmasına destek oluyoruz. Akbank Gönüllüleri, Gülmek İyileştirir Derneği’nin hayata geçirdiği ‘’Mutlu Masallar’’ projesine katılarak birbirinden güzel masalları seslendirdi. Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın “Dilek Ağacı” projesi için çocuklara ve ailelere, kişisel hijyen ürünlerinden oluşan 500 hijyen kiti ulaştırdık. Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile Kurban Bayramı öncesi 250 aileye gıda desteği verdik.

Sizin için kişisel olarak bu projenin önemi nedir?
– Markaların toplumu iyileştirmek, geliştirmek için çok büyük bir güç kaynağı olduğuna inanıyorum. Dönem, hepimizin de gördüğü gibi, artık daha toplumsal gelişim, paylaşım dönemi. Ancak bireylerin tek başlarına büyük etki gösterecek bir dönüşüm başlatmaları çok zor. Büyük kurumlara büyük bir görev düşüyor, o da iletişim gücümüzü toplum ve çalışanlarımızı olumlu etkileyecek bu tür projelerde kullanmak. Ben yeni bir Akbanklı’yım ve bu projeyi duyduğumda çok mutlu oldum, heyecanlandım. Bu projeye yıllardır emek vermiş arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Şimdi bu kadar yıllık bilgi ve deneyimimizi kullanarak, bu işi daha ne kadar büyütebiliriz, ona odaklanmak istiyorum. Hayaller yüksek olmalı. Yoksa gerçek gelişim, dönüşüm olmuyor. İş yerlerini artık sadece “iş yeri” diye tanımlamamak lazım. İş yerleri artık “gelişim yeri” olmalı. Hem işimizin hem toplumumuzun hem de çalışanlarımızın geliştiği mekanlar buralar. Benim hayalim bu vizyonla, elimizdeki marka gücünü kullanarak değişime ve gelişime destek olarak ilham veren bir projeye imza atmak.

Yorum Bırak