Tanıştırayım Prof. Dr. Ömer Erdeve Hoca

Alya’yı doğurmamın üzerinden 16 yıl geçti ama o ilk zamanları dün gibi hatırlıyorum. Bir kadın için hayatında olabilecek en büyük hediye ve değişiklik çocuk. Ve bütün annelerin, yardıma ihtiyacı olduğu kesin. Bu yardımı da en çok, çocuk doktorlarından almaları gerekiyor. Tüm akrabalarımızı çok seviyoruz ama sağduyunun sesi çocuk doktorları. İşte bu yüzden, Neonatoloji uzmanı Profesör Doktor Ömer Erdeve Hoca’yla konuştum. Buyrun burdan okuyun…

Hocam, sizin uzmanlığınız Neonatoloji. Nedir Neonatoloji?
-Yenidoğan veya erken doğan bebeklerle ilgili bir uzmanlık alanı. Neonatoloji uzmanı olmak için, öncelikle çocuk hastalıkları alanında uzmanlık yapmanız gerekiyor. Yani Neonatoloji, çocuk hastalıkları uzmanlık alanının bir yan dalı. Bizlerin ana çalışma alanı, doğumdan sonraki yaklaşık bir aylık süreçte, bebeklerimizde kritik durumların önlenmesi ve kritik durumlar geliştiğinde de tedavi edilmeleri aşamasıdır. Bu nedenle, genellikle hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde çalışırız. Bebeğin doğumundan üniteden taburcu olmasına kadar geçen süreçte, biz görev yaparız.

Türkiye’de kaç tane Neonatoloji uzmanı var?
-450 civarı. Çocuk doktorlarının yaklaşık yüzde 8-10’u Neonatoloji uzmanı.

Peki sizler, daha mı fazla eğitim alıyorsunuz?
-Evet. Yenidoğan uzmanları, 6 senelik tıp eğitimi, ardından 4 yıllık Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ihtisası ve en sonunda da 3 yıllık yan dal eğitimiyle bu uzmanlığa hak kazanıyor. Tam 13 yıllık bir eğitimle yenidoğan uzmanı olunabiliyor.

ANCAK ANNE SÜTÜYLE, BEBEĞİN GELECEKTEKİ SAĞLIĞININ TEMELLERİ SAĞLAM ŞEKİLDE ATILABİLİR!

Yenidoğan konusunun, birçok alt başlıkları var. Prematüre doğanlar, kuvöz meseleleri, az gelişen organlar, kilosu normalden düşük çocuklar ve yenidoğan bebeklerin ilk eylemleri olan annelerini emmeleri konusu. Anne sütünden bahsedelim önce…
-Bir bebeği beslemenin en ideal ve doğal yolu emzirmedir. Anne sütü, bebeğin büyümesinin yanı sıra, bağışıklık ve mikrobiyota gelişimini etkileyen en önemli faktör. Bu nedenle doğum sonrası süreçte, ancak anne sütüyle, bebeğin gelecekteki sağlığının temelleri sağlam şekilde atılabilir. Doktorlarımız, bebek beslenmesinde, anne sütünün yararlarını ve en az 6 ay süreyle sadece anne sütüyle beslenmenin önemini, 6 aydan sonra anne sütüyle birlikte, ek gıdalara geçişin ayrıntılarını anlatır. Çeşitli sebeplerle anne sütü yeterli değilse, bunun nasıl ikame edilebileceğini, bebeklerini takip ettiği her bir anneye özenle anlatır ki, bebeklerimizin sağlıklı bir büyüme ve gelişimini garanti altına alabilelim. Böyle bir destek, annelerin çevrelerinden aldığı yanlış yorum ve tepkileri karşılama konusundaki stresini de önemli ölçüde azaltır.

SADECE ÇOCUĞUNUZUN BİRÇOK HASTALIKTAN KORUNMASINI SAĞLAMIYOR, IQ ÜZERİNDE DE OLUMLU ETKİLERİ VAR

Anne sütüyle ilgili, gerçekten, her geçen yıl yeni şeyler mi öğreniyoruz…
-Evet. Bugün biliyoruz ki, anne sütünde çok sayıda hücre, büyüme faktörleri, hormonlar ve bağışıklık sistemiyle ilgili diğer bileşenlerin yanı sıra, probiyotik olarak tanımlayabileceğimiz bakteri türleri de mevcut. Dahası anne sütü, buna ek olarak, bu bakterilerin besin olarak kullanıp, vücudumuzda faydalı etkilerini daha iyi sergileyebilmesini sağlayan prebiyotikleri de içeriyor. Ve tüm bunların metabolizmaları sonucu ortaya çıkan postbiyotik dediğimiz ürünler, insanoğluna faydalar sağlıyor. Bunlar, bebeğin bağışıklığını ve sağlıklı gelişimini etkiliyor, gelecekteki birçok hastalıktan korunmasını sağlıyor.

Sadece bağışıklık mı?
-Hayır. Anne sütü kullanımının, IQ üzerinde de olumlu etkileri olduğunu belirtmek isterim. Bizim “süt çocukluğu” dediğimiz ilk 2 yılda, beynimizin anatomik ve fonksiyonel olarak yüzde 85 gelişim gösterdiğini düşünürsek, buna da çok şaşırmamak lazım.

ANNE SÜTÜ YAŞAYAN, CANLI BİR ORGANİZMA

Gerçekten yaşayan canlı bir organizma mı anne sütü?
-Evet. Simbiyotik özelliğe sahip ve gerçekten değişken bir dinamizme sahip. Canlı ve değişken diyebiliriz yani. Bebeğin ihtiyaçlarına göre, içeriği gün içerisinde bile değişiklikler gösterebiliyor. Örneğin, sabah verilen anne sütüyle, akşam verilen anne sütü; doğumdan sonra ilk 5 günde gelen ağız sütü ile 6.aydaki anne sütü özellikleri bakımından aynı değil.

ANNE SÜTÜNÜ AZALTAN ANA FAKTÖRLERDEN BİRİ DE ANNENİN PSİKOLOJİSİ VE YAŞADIĞI STRES

Mucizevi anne sütü, çocuğun doğduğu andan itibaren emme çabaları ve eş zamanlı olarak, her konuda fikri olan kayınvalideler, anneler, kardeşler ve hatta kocalar… Herkes, yeni doğum yapmış annenin üzerine üzerine geliyor! Biliyorum uzmanlığınız çocuk üzerine… Annelerin psikolojisi de sizin alana dahil mi?
-Elbette! Anne ve bebeği ayrı düşünmek mümkün değil. Biz, “anne-bebek çifti” deriz. Anne sütünü azaltan ana faktörlerden biri de annenin psikolojisi ve yaşadığı stres… Annenin hormonal çekilmelere bağlı yaşadığı duygusal dalgalanmalar ve stres, özellikle sezaryen sonrası ağrı durumları, bebeğine en iyiyi sunma yönünde yeterlilik kaygısı, bunların hepsi sütün miktarını etkileyebilir. Tamam, annenin etrafındaki herkes, aslında bebeği düşünerek yorumda bulunuyor, bunda hemfikiriz. Yani odakta bebek var. Ama unutmamalıyız ki içgüdüsel olarak, o bebeği koruyacak ve besleyecek asıl kişi annedir! Ben, annenin üzerindeki aslında bu gereksiz baskıyı azaltabilmek için, tüm aile fertleriyle birlikte görüşmeyi tercih ediyorum. Böylelikle emzirmeye müdahalenin gereksiz olduğunu herkes anlamış oluyor!

SÜTÜN YETMEDİĞİNE ÇEVRE DEĞİL, HEKİMLER KARAR VERMELİ

Peki tüm desteklere rağmen anne sütü konusunda sorun varsa n’oluyor?
-Buna çevredekiler değil, hekimler karar vermeli. Anne sütünün yetip yetmediğini gösteren en önemli ölçü, bebeğin kilo alımı ve bebeğin takip ettiğimiz büyüme eğrisindeki durumu. Kabaca bahsetmek gerekirse; bir yenidoğanın, ilk 5 günde doğum tartısının yüzde 10’unu kaybetmesi ve 10. günde doğum ağırlığına tekrar gelmesi normal bir süreç. Yenidoğan bebeğin, yeterince beslendiğini söylemenin bir diğer yolu da ıslak ve kirli bebek bezlerini takip etmek. Doğum sonrası ilk ayda, en az 5-6 kez ıslak bez ve günde en az 3 kez dışkılama oluyorsa, anne sütü yeterlidir ve hiçbir endişeye gerek yoktur diyebiliriz.

ANNE SÜTÜ, SOLUNUM VE BAĞIRSAK ENFEKSİYONU HASTALIKLARINDAN KORUNMAYI SAĞLAR

Elbette öneriniz, çocuk doğar doğmaz annenin ona sadece kendi sütünü vermesi, öyle değil mi?
-Tabii ki! Doğada, her memelinin sütü kendi yavrusuna özel. Bu en doğalı olduğu kadar en ideali ve istinasız her bebek için ulaşılabilir beslenme şekli. Üstelik anne sütü, büyümeyi desteklemesinin ötesinde bebeğin geleceğe hazırlanması açısından da bağışıklık sistemini destekler. Anne sütü, solunum ve bağırsak enfeksiyonu hastalıklarından korunmayı sağlar. Bu hastalıkların sayısını azaltır. Enfeksiyon hastalıklarının oranını ve şiddetini azaltır. Ve hatta çölyak hastalığı, astım, alerji, Tip-1 diyabet ve ayrıca akut lenfoblastik ve akut miyeloblastik lösemiler gibi diğer hastalıkların görülme sıklığını azaltmada rol oynadığı, yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur.

ANNE SÜTÜ ANNENİN, BAĞIŞIKLIK SİSTEMİYLE BEBEK ARASINDAKİ İLETİŞİM ARACIDIR

İçeriğindeki hücreler, mikroorganizmalar ve biyoaktif faktörler, anne sütünü canlı kılar. Ve anne sütünün oluşturduğu bağırsak florası, “karşılıklı faydalanma” diyebileceğimiz simbiyotik bir ortak yaşam ilişkisi oluşturur. Anne sütü mikrobiyomu, doğrudan bebeğin bağırsak mikrobiyotasını şekillendirirken; anne sütü oligosakkaritleri, bu mikroorganizmaların bağırsakta çoğalmasını sağlar ve zararlı mikroplara karşı direnç geliştirir. Yani anne sütü, annenin bağışıklık sistemiyle bebek arasındaki iletişim aracıdır.

ÇEŞİTLİ SEBEPLERLE ANNE SÜTÜ YETERLİ DEĞİLSE ANCAK HEKİM KARARIYLA DEVAM SÜTÜ KULLANILABİLİR

Her şey normal giderse, anne, çocuğuna sadece anne sütünü ne kadar süre vermeli?
-İlk 6 ay sadece anne sütüyle beslenme ve sonrasında da en az 2 yaşa kadar emzirmeye devam edilmesi, bebek beslenmesi ve gelişimi açısından standart öneri olarak kabul edilmektedir.

Peki tamamlayıcı besinler, onlar ne zaman başlamalı?
-İlk 6 ay ana besin, anne sütü. 6. aydan sonra da ana besin, anne sütü. Sunulan diğer besinler, bebeğin ihtiyaçlarını tamamlamaya yöneliktir. Maalesef, son 10-15 yıldaki Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) verilerine baktığımızda, ilk 6 ayda, tek başına anne sütü alımı azalırken, tamamlayıcı gıdaların erken alımında artış gözlenmekte. Bunda, ailelerdeki bebeklerinin yeterli büyüyemediği kaygısı ve çevreden gelen baskılar çok etkili oluyor. Oysa biliyoruz ki, ilk 6 ay içinde bebeklerin tamamlayıcı gıdalarla beslenmesi, bebeği büyütmediği gibi, anne sütü üretiminin azalmasına da neden oluyor ve bahsettiğim faydalardan bebeğin mahrum kalmasına yol açıyor.

O zaman bu konuda, doğum sonrası bebekleri düzenli takip eden sağlık profesyonellerine büyük iş düşüyor…
-Elbette! Doktorlarımız, bebek beslenmesinde anne sütünün yararlarını ve en az 6 ay süreyle sadece anne sütüyle beslenmenin önemini vurgulamalı. 6 aydan sonra anne sütüyle birlikte tamamlayıcı gıdalara geçişin ayrıntılarını, çeşitli sebeplerle anne sütü yeterli değilse, gerektiğinde hekim kararıyla devam sütü kullanılmasını, bebeklerini takip ettiği her bir anneye özenle anlatmalı ki, bebeklerimizin sağlıklı bir büyüme ve gelişimini garanti altına alabilelim. Ve annelerimiz, daha özgüvenli bir şekilde bebeklerine anne sütü sunarak büyümelerini sağlayabilsinler.

HİÇBİR ANNENİN BİLEREK VE İSTEYEREK EMZİRMEDİĞİNİ, BEBEĞİNİ ANNE SÜTÜNDEN MAHRUM ETTİĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM!

Bir de yeni doğurmuş annelere inanmayanlar var… Emzirmemek için bahaneler, gerekçeler yarattığını düşünenler var… Ne demek istersiniz onlara?
-Hiçbir annenin bilerek ve isteyerek emzirmediğini, bebeğini anne sütünden mahrum ettiğini düşünmüyorum. Bu, tamamen içgüdüsel ve annenin bebeği için doğal olarak yapmak istediği bir eylem aslında. Doğum sonrası yorgunluk ve gebelik hüznü dönemleri, anneleri yıpratabilir. Burada, anneye gerekli desteği ve emzirme yönünde eğitim verdiğimizde, bebeğine anne sütünü rahatlıkla sunar ve çok da mutlu olur. Bizim görevimiz annelerin yanında olmak ve bu süreci mümkün olan en iyi şekilde yaşayarak bebeklerinin gelecekteki sağlığını korumalarına yardımcı olmak. Gelecek nesillerin daha sağlıklı olması için yargılayıcı değil, destek verici pozisyonunu tercih etmemiz gerekir.

EMZİRMENİN HEMEN DOĞUMDAN SONRA DESTEKLENMESİ VE ANNELERİN EMZİRME ŞEKİLLERİ AÇISINDAN DOĞRU YÖNLENDİRİLMELERİ ÇOK ÖNEMLİ

Çocuk doktorlarının böyle durumlarda anneye nasıl yaklaşması gerekiyor? Bu konuya müdahil olan başka sağlıkçılar var mı?
-Çocuk doktorları, bebeğin sağlığını izlerken, belli periyodlarla, ailelere her ay veya dönem için özel tavsiyelerde bulunurlar. Ülkemizde yılda 1,3 milyon bebek doğduğunu düşünürsek, burada aile hekimlerimize ve beraber çalıştığımız hemşirelerimize de büyük sorumluluklar düşüyor. Emzirmenin hemen doğumdan sonra desteklenmesi, annelerin emzirme şekilleri açısından doğru yönlendirilmeleri sağlıklı bir başlangıç açısından çok önemli, sonrası kendiliğinden geliyor zaten.

Yorum Bırak