Ben Hindistan muhtarıyım ya, olay yerinden bildiriyorum…
Mumbai’de hareketli günler yaşanıyor. Türk çıkarması son hız devam!
Mumbai Film Festivali kapsamında, Türk yapımcılar, yönetmenler ve dizi oyuncuları burada…
Devlet erkanından da, yardımcısı Hüseyin Yayman, Hindistan büyükelçimiz Burak Akçapar ve Mumbai Başkonsolosumuz Sabri Ergen…
Ama tabii, kimse Hazal Kaya, Sarp Levendoğlu ve Kaan Taşer kadar ilgi görmüyor! Onlar da pek kibar ve sabırlı, hiçbir Hintli fanlarını geri çevirmiyorlar, sürekli imzalar, selfie’ler…
Bir de Çağan Irmak çok ilgi görüyor.
O da diğer yönetmenlerle dalga geçiyor. Birol Güven de burada, Murat Şeker de Ömer Faruk Sorak da…
Hepsi birbiriyle çok yakın arkadaş…
Keyifler yerinde yani!
Mumbai hepsine iyi geldi.
Ama Mumbai ile İstanbul arasındaki en büyük benzerliği keşfettiler:
Trafik. Pardon, cümleyi tekrar kuruyorum: Manyak trafik.
Bizimki solda sıfır kalır bunlarınkinin yanında.
Ekip dün şehir turu yaptı, Hanya’yı da Konya’yı da görmüşler!
Artık “Şu tapınağa gidebilirsiniz!” desem, “Kaç dakika?” diye sorup sonra ekliyorlar, “Hindistan saatiyle mi?”
Çünkü burada “45 dakikada varırsınız!” demek, ‘1 saat 45 dakika’ demek!
Bu sabah “Unutursam Fısılda”nın gösterimi vardı.
Gencecik sinema-televizyon öğrencileri hemen sardı Çağan’ın etrafını, bütün filmlerini izlemişler.
O da gördüğü ilginden fevkalade memnundu, “Unutursam Fısılda bir müzikal. Tabii ki müziklerde de kostümlerde de Bollywood filmlerinden etkilendim” dedi.
Çok hoşlarına gitti.
Zamanında “Babam ve Oğlum”un ‘remake’ini yapmak istemiş Hintiler.
“Sanki filme ihanet edecekmişim gibi olacaktı, kabul etmedim” diye anlatıyor Çağan, “Ama tabii o zaman çok gençtim, bu kadar yakın kültürler olduğunu bilseydim kabul ederdim!” diyor.
Kaan Taşaner, Murat Şeker, Hazal Kaya ve Sarp Levendoğlu
Sarp Levendoğlu’nu ilk defa yakından gördüm.
Allah sahibine bağışlasın, pek yakışıklı ama çok büyük. Bir tür dev.
Hintlerin yanında iyice dev!!!
Ama onu da pek sevdiler.
En entelektüel oyuncu Kaan Taşaner. “Oyuncular yaralarını sarmak için oyunculuk yaparlar” diye anlattı, salonda bir sessizlik oldu.
Hoşuma gitti, başka bir kafa onunki…
Bir de basın toplantısında bizim oyuncular, İngilizce bilmelerine rağmen Türkçe konuştular. Kaan Taşaner, “Ya işte, en özgüvenli insanlar olduğunu düşündüğünüz oyuncular zannettiğiniz kadar güvenli değil!” dedi.
Çok sahici ve tatlıydı.
O zaman Alin Taşçiyan’dan da söz edeyim. Ne şahane bir kadın o!
Festivallerin kraliçesi.
Nasıl iyi bir moderatör, bayıldım!
Sadece tercüme filan yapmıyor, başka bir şey onunki, bütün literatüre ve olaya hâkim olduğu için, müthiş yönetiyor basın toplantısını!
Tebrik ediyorum kendisini.
Murat Şeker de en cool olan yönetmen, şapkasıyla son derece sempatikti; gülerek, “Ben gönüllerin yönetmeniyim!” dedi durdu. Bu sene iki film çekmiş.
Hem gönüllerin yönetmeni hem de çok çalışkan! Ama tansiyon hastası olmuş bu kadar çok çalıştığı için..
Birol Güven de çok komikti “Ben hem yönetmenim hem yapımcıyım, hem festivalin Türk bölümünün sözcüsüyüm hem oyuncuyum. Seneye hepsini ekarte edip sadece ben geleceğim!” dedi.
Kahkaha koptu tabii.
Normalde basın toplantılarından baygınlık geçiren biriyim. Ama bu şahaneydi.
Herkes çok ilginç şeyler anlattı.
TESİYAP’ın düzenlendiği bir organizasyonmuş. O yüzden bu kadar organizeymiş, kocaman bir alkış TESİYAP’a.
Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Hüseyin Yayman
Bakan yardımcısı Hüseyin Yayman, iki ülkenin benzerliklerine dikkat çekti. Sanatın her şeyin üstünde olduğunu söyledi. Diziler ve filmlerle, iki farklı kültür arasında kurulan ortak bağa değindi…
“Mantık, A noktasından B’ye gitmenizi sağlar, hayal gücü her yere!” dedi.
Ben buradan anladım ki üstü kapalı, “Sanatçılar, siyasilerden daha yaratıcı!” diyor. Haklı tabii.
Ve uzatmadı konuşmasını, harika bir yerde noktaladı.
Büyükelçimiz de espriliydi, “1600’lerden beri benim kadar uzun görev yapan bir Türk olmamıştır Hindistan’da” dedi, sanırım 4 yılı devirmiş. Ama şikâyetçi değil, “Ben artık Hint oldum” diyor ve çok seviyor bu kültürü…
Başkonsolosumuz Sabri Ergen ise Mumbai’nin Türk prensi. Herkese her konuda yardımcı.
Hazal Kaya basın toplantısında, “Annem sizin kültürünüze çok hayran. Geldi, burayı gezdi ve çok beğendi” dedi.
Ömer Faruk Sorak ve eşi İpek de burada olmaktan memnun. “8 Saniye” de, “Annemin Yarası” ve “Unutursam Fısılda” gibi festivalde gösterilen filmlerden.
Ömer Faruk Sorak biliyorsunuz, beni “Aşk Tesadüfleri Sever” filminde oynatmıştı; dedim ki, “Valla ne filmmiş! Herkes izlemiş. O iki saniye biyografime bile girdi!” Güldü. “Yeni filmimde de seni üç saniye oynatmayı düşünüyorum!” dedi… Güldük!
Aslında daha bir sürü şey oldu.
Bu yazıda ismi geçen pek çok insanla minik röportajlar da yaptım.
Amaaaaaa… Yer bitti, gerisi yarına…
56 MİLYON HİNT TÜRK DİZİSİ İZLEDİ
- Türk dizileri şu anda 106 ülkeye ihraç ediliyor.
- Bu arada, bir yıl içinde tam 56 milyon Hint seyircisi Türk dizisi izledi.
- Yakında “Kuzey ve Güney” başlıyor. O zaman da kıyamet kopacak.