Galataport adidas mağazasının önü. Şahane bir kalabalık var. Çoğunluğu kadın. Bayılıyorum kadın enerjisine! Hava soğuk ama öldürmeyen bir soğuk. Güzel bir soğuk. Hava birazdan kararacak. Kurşuni bir renk gökyüzüne hâkim. Herkes coşkulu, herkes enerjik. Kahkahalar havada uçuyor. Fonda çok güzel müzikler çalıyor, DJ’imiz de kadın.
.
Şaka- maka 100 kadınız! Çoğunluğu adidas ekibi. Ve onların davetlileri. Ben de o davetlilerden biriyim. “Gece koşusu var gelir misin?” dediler. “Nasıl yani?” dedim. “8 Mart için bir gece koşusu düzenliyoruz. Tarihi Yarımada’yı koşacağız!” dediler.
“Gece” ve “Tarihi Yarımada” laflarını duyunca birden heyecanlandım. Galata Köprüsü’nden en son ne zaman gece yayan geçtim… Hatırlamıyorum bile.
Birden bu şahane şehrin sokaklarında, gece spor yapma/ hareket etme/ koşma/ yürüme fikri müthiş cazip geldi. İyi de kondisyonum yeter mi? “Arada yorulunca yürüsem olur mu?” dedim hafif çekinerek. “Elbette” dediler. “Tamamdır, o zaman ben de varım!” dedim.
Biz Ömer’le, Londra’da geceleri eşofmanlarımızı giyip sokaklarda yürüyoruz. Kilometrelerce. En sevdiğimiz şey. Gıdım korkumuz, endişemiz yok. Ha gündüz, ha gece. Ama İstanbul’da ne yazık ki, bu pek mümkün olmuyor. Pek çok sebepten. Kaldı ki, pek güvenli de değil. Özellikle de kadınlar açısından. Zaten kadınların yüzde 84’ü ne yazık ki gece koşmaktan, spor yapmaktan çekiniyormuş.
.
İşte tam da bu yüzden, adidas ekibi, 8 Mart öncesi bu gece koşusunu gerçekleştiriyor. “Biz toplumsal cinsiyet eşitliğine inanıyoruz. Kadın-erkek herkesin geceleri sokaklarda koşabilmesini destekliyoruz! Gece koşuları şu an belki normal değil. Ama normal olacak” demeye getiriyorlar. Toplumsal farkındalığı arttırmaya çalışıyorlar. Bravo onlara!!!
Bu gece koşularında çeşitli atraksiyonlar varmış. Ben de bilmiyordum, öğrendim. Ama koşuyla bir alakası yok aslında. Katılanlara bir hoşluk. Mesela “neon ebru.” Bu adı ben taktım. Gerçek adı ne bilmiyorum. Ama resmen ele, ebru yapılıyor ve mor ışıkta efsane duruyor! Tabii ki geri kalmadım. Sağ elim bir sanat eseri oldu:))) Artık hazırım koşmayaaaa…
.
Bu arada belki bilmiyorsunuzdur, pandemide koşuya ilgi, yüzde 117 artmış!!! Ne şahane di mi?
Bugün aramızda profesyonel koşucular da vardı, benim gibi amatörün amatörleri de… Türkiye’nin gururlarından, milli sporcumuz Bakiye Duran’la tanışma şerefine eriştim. “Ultra Bakiye” olarak tanınıyor. Çünkü ilk kadın ultra maraton sporcumuz. Müthiş tatlı ve nevi şahsına münhasır biri. Bir gün uzun uzun sohbet edebilmek dileğiyle. Kim bilir ne hikayeler vardır onda. BJK’li kadın futbolcumuz İrem Eren de bizimleydi. O da dünya şahanesidir!
.
Önce ısındık! Yok öyle birdenbire koşmaya başlamak… adidas Runners İstanbul Kaptanı Pınar Morpınar liderliğinde ısınma hareketlerimizi yaptık. Artık hazırız! Başlangıç noktasına geldik. Ve koşmaya başladıkkkk.
.
Ne güzel bir hismiş gece koşmak! Müthiş bir özgürlük hissi… Boğaz’a paralel koştuk sonra Karaköy’e daldık. Herkes sempatiyle bakıyordu. Parmağıyla gösterenler, gülümseyenler, alkışlayanlar… Sonra Galata Köprüsü’nden geçtik. En hoşuma giden köprünün üzerinde koşmak oldu. İstanbul gece ne kadar güzel!!!! Balık tutanların yanından karşı tarafa geçtik. Koştuk, koştuk… Koştukça coştuk, mutlu olduk… Minik, tatlı bir rotaydı. Çok yormadı. Dönüşte hep birlikte Galata Köprüsü’nün ortasında poz verdik.
.
Benim için harika bir deneyim oldu. Bu gece koşuları kesinlikle artmalı! Ve kadınlar gece koşarken endişe duymamalı!!!
Kadınların çoğu, rahatça koşabilmek için daha güvenli alanlar veya aydınlık saatler belirlediklerini söylüyor. Ne yazık ki, koşarken hissedilmesi gereken özgürlük duygusunu, sadece günün belirli saatlerinde hissedebiliyorlar. Bu algıları kırabilmek gerekiyor. Evet, kökten bir değişlik için zaman lazım, zihinlerin dönüşmesi gerekiyor. Ama sporla farkındalık yaratabilmek mümkün! İşte adidas da bugün bunu yapmaya çalıştı. Bence başardı da. Çok anlamlı bir etkinlikti. Her anından keyif aldım. Teşekkür ederim.