BUGÜN o gün…
Kadın girişimcileri yazma günüm.
Yürünmemiş yollarda yürüyen kadınları yazma günüm.
Huzurlarınızda Prof. Dr. Yasemin Açık.
O müthiş bir kadın: hem akademisyen, hem sivil toplumcu hem de iş kadını. Çimento fabrikası kuran bir girişimci.
Soyadı gibi vizyonu da, yolu da açık.
Sizi onun şahane hikâyesiyle baş başa bırakıyorum…
Sizi tanıyalım…
– Elazığlıyım. 5 çocuklu bir ailenin tek kızıyım. Çocukluğumdan itibaren bölgeler arasındaki dengesizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik, kadın-erkek arasındaki fırsat eşitsizliğine karşı duyarlıydım. Toplumsal meseleler beni hep ilgilendirdi. Bu yüzden hiçbir zaman yaşadığım bölgeden uzaklaşma fikrine kapılmadım. Burada kalıp buranın ekonomisine katkıda bulunmak istedim. Kendimi yetiştirmeyi de dünyayı tanımayı da yine bu topraklara fayda sağlamak için bir araç olarak gördüm. Bu yüzden de hem akademik hem sivil toplum hem de iş dünyasındaki çalışmalarımı doğup büyüdüğüm bölgede yapmayı tercih ettim.
Evet. Yaklaşık 25 yıldır hem akademisyen, hem halk sağlığı profesörü hem de sivil toplumcu olarak son derece aktifsiniz…
– Doğru, ben sosyal fayda peşinde bir kadınım. Her günümü de dolu dolu geçirmeye çalışıyorum. Mesela 2008’de bir grup arkadaşımla birlikte kadın girişimci sayısını arttırmak, güç birliği oluşturmak ve kadınların iş dünyasındaki statülerini iyileştirmek amacıyla Elazığ İş Kadınları Derneği (ELİKAD)’ı kurduk. ELİKAD bünyesinde kadınlara yönelik eğitim ve girişimcilik kurslarıyla taş işçiliği, tespih yapımı, dokumacılık ve şapka yapımı kursları verdik. Ayrıca hiçbir geliri olmayan kadınların evde ürettikleri ürünleri pazarladıkları “Hanım Eli Göz Nuru” projesini hayata geçirdik. O projede yer alan kadınlar bir araya gelip güç ve sermaye birliği oluşturarak yaklaşık 10 ayrı işyeri açtılar. Hâlen de faaliyette. Tüm bu çalışmalar sonucunda Elazığ’da kadınlar yaşamın her alanında daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladılar!
Şahane, tebrik ediyorum sizi…
– Beni en çok mutlu eden de halkın güvenini giderek daha fazla kazanmaya başlamış olmamız. Babalar kız çocuklarına, erkekler de eşlerine “Yasemin Hoca’nın yerine gidip evde ürettiğin ürünü satabilirsin” diyorlar. Diğer yandan hâlen Fırat Sanayii ve İş Dünyası Federasyonu (FIRATSİFED) başkan yardımcılığı görevini yürütüyorum. Elazığspor Kulübü’nde 3 dönem yöneticilik yaptım. Elazığ Tenis İhtisas Kulübü’nün de kurucu üyesiyim. Yaptığım her işte toplum yararını ön planda tutmaya gayret ediyorum. Dünyayı benim konforum için yaratılmış bir gezegen olarak değil, kendimi dünya için yaratılmış bir insan olarak görüyorum! Çözüm üretilmesi gerektiğini düşündüğüm hemen her alanla ilgileniyorum. Tabii ki kadın olmam olaylara bakış açımı, hızımı, aynı anda birden fazla alanda iş yapabilme gücümü de arttırıyor. Profesör olmak ise analitik düşünme, bilgiye ulaşma, teknolojiyi etkin kullanma gibi alanlarda yolumu açtı. Yıllar içinde pek çok ödül aldım, ama “En güzel ödülünüz, en büyük başarınız neydi?” diye sorarsanız, hiç düşünmeden anne olmam derim. Hayattaki en büyük kazanımım, iki kızım…
KADIN OLMAK ZOR DOĞU’DA KADIN OLMAK DAHA DA ZOR!
Sosyal fayda ve bölgesel katkı sizin için neden bu kadar önemli?
– Çünkü kadın olmak zor, Doğu’da kadın olmak daha da zor! En küçük bir kazanım için bile inanılmaz sabır ve mücadele gerekiyor. Pek çok dış zorluk var. Zaman zaman bu dış zorluklarla cebelleşirken maalesef kadın olarak kendi içimizde olan gücü unutuyoruz. Benim şansım bu gücü hep hatırlamak ve koruyabilmek oldu. Sil baştan her şeye yeniden başlama gücünü ve cesaretini etrafımdaki kadınlarla paylaşmak hayatımın amacı oldu!
Elazığ İş Kadınları Derneği’ni bu yüzden mi kurdunuz?
– Evet. Toplumun yarısını oluşturan kadınların yetkin bir şekilde hayata katılarak güçlü olmalarını istediğimden! Bunun için kadınlara eğitimler veriyor, işlerini nasıl geliştirebileceklerini anlatıyoruz. İş dünyasında bir kadın olarak ne öğrendiysem paylaşmaya çalışıyorum. Onların dualarını almak, evlerinde ve hayatlarında yaşadıkları değişimi dinlemek benim için müthiş! Ayrıca Doğu’da yaşarken insanların neye ihtiyacı olduğunu çok net görüyorsunuz. İş ve eğitim… Ben da katkı sağlayabileceğimi düşündüğüm her alanda onlara destek oldum, oluyorum. Ben başardıysam herkes başarabilir diyerek onlara güç vermeye devam ediyorum.
ELAZIĞ’DA YAPILAN EN BÜYÜK ÖZEL SEKTÖR YATIRIMINI GERÇEKLEŞTİRDİM!
Bir de ortada dillere destan bir çimento fabrikası var. Ona kurmaya nasıl karar verdiniz?
– Hayatım boyunca üniversitede, sivil toplum kuruluşlarında ve aile şirketimizde aktif olarak çalıştım. Ama hayalim baştan sona ve yalnızca bana ait bir proje yapmaktı. Ne ailemden ne eşimden destek almadan, her şeyiyle benim kurduğum bir işimin olması… Bu da öyle bir iş olmalıydı ki yerel kalkınmaya katkı sağlayabilmeliydi. Sadece istihdamı artırmakla kalmayıp bütün halka dokunabilmeliydi. Bu da ancak sanayiyle mümkündü! 2011’de çimento sektörüne girmeye karar verdim. Yatırımla ilgili fizibilite, piyasa araştırması, kendini amorti etme süresi gibi altyapı çalışmalarını yatırım öncesi hazırlık döneminde tamamlamıştım. Uygun yer seçimi ve finansal kaynak oluşturma işlemleri de tamamlanınca yatırımı 2014-2016 yılları arasında gerçekleştirdim. Bu fabrikayı kurma kararını aldığım zaman aslında fabrikayı başka bir ilde, liman içerisinde kurma imkânım da vardı. Ama ben doğup büyüdüğüm topraklara vefa borcumu ödemek için Elazığ’ı seçtim. Cumhuriyet tarihi boyunca Elazığ’da yapılan en büyük özel sektör yatırımını gerçekleştirdim!
Müthişsiniz! Gerçekten büyük alkış! Bu deli bir iş!
– Öyle de diyebiliriz. Üniversiteden 3 yıl ücretsiz izin aldım. O 3 yıllık süreçte hammadde bulmak, fizibilitesini yaptırmak ve izin almak derken epey bir koşturdum. Neredeyse her gün şantiyedeydim. Yorucu bir süreçti. Her taşında, her aşamasında alın terim ve emeğim var. Ama oldu.
Erkek egemen sektör olan bu sektörde şu anda yatırım yapan tek kadın patron sizsiniz. Zorlanmıyor musunuz?
– Hayır, çünkü sektörleri de işleri de cinsiyetsiz olarak tanımlıyorum. Önce kendi kafamızda bu algıyı değiştirmemiz gerekiyor. Şantiyede çalışırken işçiler önce şaşırdılar ama sonra onlar da alıştılar. Şantiyenin de ticaretin de cinsiyeti yok. Bence sektörlere erkekler ya da kadınlar değil, başarı egemen! Başardığınız anda o sektörün egemeni sizsiniz! Bu yılın nisan ayında üniversitedeki görevimden de emekli olunca tüm odağımı işime verdim. Üretmeye ve istihdam sağlayacak yeni işler yapmaya devam edeceğim…
YALNIZ YÜRÜRSEM DAHA HIZLI GİDERİM BERABER YÜRÜRSEK DAHA UZAĞA GİDERİZ
Siz sanayide kadın-erkek ayrımı olmaz yargısına inanıyorsunuz… Harika da, ülkemizin gerçeği bu mu?
– Önyargıları yıkmak, sağlam bir çimentoyla inşa edilen betonu yıkmaktan daha zor. Ama şu da var: mermeri delen suyun gücü değil, sürekliliği. Eğer biz kadınlar istediğimiz yolda vazgeçmeden çalışırsak önyargıları da yıkar, mermerleri da deleriz…
Kadın girişimci olmanın zorlukları neler?
– Kadın girişimciler, kadın olarak kendilerine biçilmiş olan rollerin dışına çıktıkları anda pek çok sorunla burun buruna geliyorlar ve neredeyse hepsinin üstesinden tek başına gelmek zorunda kalıyorlar. En önemli savaşı ise önce kendi aileleri içinde ataerkil zihniyete karşı veriyorlar. Ama ben şanslı azınlıktanım. En büyük desteği eşimden ve kızlarımdan gördüm. Aklımda da hep bir Afrika atasözü vardı: “Yalnız yürürsem daha hızlı giderim. Beraber yürürsek daha uzağa gideriz.” Ben hep ailemle birlikte yürüdüm…
KADIN GİRİŞİMCİLERE ÖNERİLER
* Hayallerinizi hep kalbinizle besleyin.
* Kendinizi gerçeklikle zinde tutup yeni bilgilerle güncelleyin.
* Sadece başarı değil, başarısızlık hikâyeleri de okuyun.
* Unutmayın: Hiçbir sektörün cinsiyeti yoktur! Doğru kararları kim alırsa o başarılı olur!
* Kadınlığın getirdiği içgüdüleri doğru kararları almak için kullanın.
* Hangi alanda çalışmak istediğinizi saptayın. Yatırım yapmayı planladığınız alanda devlet yardımları ve kredi imkanları var mı araştırın.
* Hayat bazen kumdan kuleler yapmaktır. Küçücük bir rüzgar tüm yaptıklarınızı yıksa bile, başaran bir kişi bile varsa bu devam etmek için yeterli bir sebeptir!
* Asla hayallerinizden vazgeçmeyin!