Bu da, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne bağlı MDTİstanbul dansçılarıyla yaptığım röportajın ikinci bölümü…
Beyhan Murphy‘nin kurduğu topluluk şehrinizin göz bebeği, yıllardır birbirinden güzel işlere imza atıyorlar. Yarın akşam da Yeni Hayat adlı eserleriyle sahneye dönüyorlar. Biletler tükenmiş durumda. Ama üzülmeyin, 28 Eylül’de ve 6 Ekim’de de temsil var, o zaman da izleyebilirsiniz.
Sizi, Yeni Hayat’ın yaratıcı koreograflarıyla baş başa bırakıyorum.
NEVA, senin koreografin Huri. Biraz anlatır mısın?
HURİ: “Zamanın taşıdığı nosyonu fark edince, ahengi bulur iç ve dış” şeklinde tarif edebilirim. Yani, zamanın getirdiği şeyleri fark ettiğinde, içinde olan değişim dışarıyı da etkiler, iç ile dış ahenk bulur, huzur buluruz, uyumu buluruz. Neva, aslında Türk sanat müziğinde bir makam. Kulakta olan tınısını da sevdim. Zamanla olan duygusal ilişkimizi düşünmek üzere aslında. Sürekli geçmişi özleyip acı çekmek ya da ileriye bakıp endişe yaşamaktansa “anda kalalım.” An’la olan duygusal ilişkimiz üzerine biraz kafa yoralım istedim. Öz, biraz da “anı sevmekle” alakalı.
Peki ya KOZ Alper?
ALPER: Ait olmayı, aidiyeti anlatmaya çalıştım. Bulunduğun toprağa, kuruma, var olduğun ortama… Şöyle ki ben tek kozumuzun bu olduğunu düşünüyorum. Bu, hepimiz için geçerli. Benim için de, sizin için de, bu topluluk için de, ülkemiz için de… Birlik olmalıyız.
Peki SÖZ?
GIORDA: Koreografimin adı Söz. 5 tane kadın var dansta. Geçen seneden itibaren bende böyle bir imaj var: Yürüyen kadınlar. Zihnime gelen bu imgeden ilham aldım. Ben İtalyan’ım. İtalya’da da Türkiye’de de kadına şiddet çok fazla. Ve günden güne artıyor. Bu koreografi, kadına yapılan her türlü şiddeti anlatıyor.
Peki ya PARTİ?
CANBERK: Adı üstünde partileme kafası. Bir noktadan sonra, ne kadar büyük meselelerimiz de olsa, birkaç kişi bir araya geldiğimizde, kendi hayatımızdan biraz olsun uzaklaşmak için eğlenceli bir yola gitmeye başlıyoruz. Birazcık o muhabbetle yola çıktık, sahne üstünde de renklerimiz var bizim. Renkleri, herkesin, kendi rengiyle sahnelediği bir biçim var. Bir grup dinamiğinin üstüne çizilmiş bir parça. Bir araya geldiğimizde eğlendiğimiz bir hal. Bunu Corona’da da yaşadık. 3’lü 4’lü oturduk sohbetler ettik. Hatta, bunun üstüne bu muhabbetleri yapmak için Zoom toplantıları yaptık. Zoom’larda karşılıklı oturup şarkılar söyledik. Farklı farklı şeyler yaptık. Bir grup insanın yan yana geldiklerinde, kendi normal hayatlarındaki yüklerden arınabildikleri bir dokuyu anlatabilmekti amacım.
HEP’i dinleyelim senden?
FERHAT: Sahnede var olan karakterler aslında bu döngünün içerisinde hep orada olan ve olacak bir şeyi temsil ediyor. Bunun ne olduğunu söylemeyeceğim. Herkesin anlamını doldurabileceği bir boşluk olarak bırakıyorum. Eko üzerinden yola çıkarak başladım. Dolayısıyla çok fazla koreografik önerme var. Koreografik ve fiziksel bir inşa söz konusu. Mitolojiden çok faydalandım. Özellikle Şahmeran masalını anlattığım bir bölümü var. Böyle. Umarım izleyenler sever.
AKM’YE TAŞINIYORUZ
Sizin yuvanız AKM’ydi. Şimdi geri döneceksiniz. Neler hissediyorsunuz?
-AKM’e kapandıktan sonra İstanbul’un farklı bölgelerinde farklı yerleri kullandık. Üsküdar’daki Tekel binası, Süreyya Operası, çeşitli zamanlarda belediyelerin bazı sahneleri gibi… Evimiz Fulya Sanat’tı. AKM açılacağı için tekrar oraya taşınıyoruz. Ama Fulya’da ve Süreyya Operası’nda da devam edeceğiz. Yeni evimize taşınacağımız için çok heyecanlıyız. Burada soyunma odalarımız, kendi alanımız yok. Dekorlar bir yerde, kostümler bir yerde. Orada hepsi aynı yerde olacak. Yuvaya dönmenin merakı ve heyecanı var içimizde. Bir aksilik olmazsa, 29 Ekim itibariyle artık evimize geçmiş olacağız.
SANATIN GÖRÜNÜR KILINMASI AÇISINDAN ARAÇ, SOSYAL MEDYA. BİZ DE ARTIK ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR AĞIRLIK VERECEĞİZ
Hala sanat, bale, opera, modern dans, üvey evlat mı? Böyle mi düşünüyorsunuz?
-Evet. Bale de modern dans da üvey evlat. Hatta dans da…
Ama neden öyle diyorsunuz. Bazı dans türlerine insanlar aşina… Hip hop mesela…
-Hip hop, sokak sanatı olarak geçiyor. Devamlı training yapacağın bir alan değil. Bunu yapan profesyoneller de var. Ama profesyonel anlamda baktığın zaman, bale, modern dansa gibi bayağı gelip her gün çalışmanı gerektiren bir dans türü değil. Bir de, kimseyi incitmek istemem ama hip hop yapmak o kadar zor değil ama çağdaş dansçı olabilmek için uzun yıllar eğitim alman gerekiyor. Bizimki, yani çağdaş dans, biraz popüler kültürün kenarında köşesinde kaldığı için, daha az görünür oluyor. Hip hop ise göbeğinde… Biz galiba yıllarca sanat ve popülerliği ayırdık. Oysa bu çağda, sanatın, popülerleşmesine en büyük etken sosyal mecralar. Yani sanatın görünür kılınması açısından araç, sosyal medya. Biz de artık elimizden geldiği kadar ağırlık vereceğiz. Yıllardır sanatı ve popülerliği ayırarak kendimizi biraz elitize etmişiz.
Modern dansın tarihi çok eskilere dayanmıyor. Bu türün kurucuları hala yaşıyor. Haliyle Türkiye’deki tarihi de çok eskilere dayanmıyor. Bizim hepimizin aslında misyonu, Türkiye’de modern dansın tanınması için taş üstüne taş koymak. Şu anda dışarıda birine, “modern dans” ya da “çağdaş dans” dediğinde, bir geri duruyor. Çünkü ne olduğunu bilmiyor. Biz hala ülke olarak modern dansta, ısınma turlarındayız. Gerçi üç-beş yılda, modern dansın, MDTİst ile birlikte nasıl tanınır olduğuna şahidiz. İyi ilerliyoruz aslında.
YURT DIŞINDAN KOREOGRAF GETİREBİLMEK İSTİYORUZ
En büyük zorluk?
– Yurt dışından koreograf getirebilmek. Çünkü maliyeti yüksek! Bir de biz bu işi Türkiye’nin her yerinde yapmak istiyoruz. Dolayısıyla, turne de yapabiliyor olmamız lazım. Ama yapamıyoruz. Popüler işler yapmaya karşı değiliz. Yaptığımız sanatsal iş, popüler de olabilir. Popüler iş yapmıyoruz ama popülerleşebilir. O yüzden “Katmanlı bir iş yapıyoruz” diyorum. Yüzeysel baktığınızda, güzel hareket eden bedenler, güzel müzikler, hareket, heyecan… O kısmı daha popüler aslında. Ama derin baktığınızda, çok başka şeyler çıkabilir.
BEYHAN MURPHY: MDTİST’İ BU GENÇ JENERASYON DEVAM ETTİRECEK
Yeni Hayat sizin için ne ifade ediyor?
-Ben Yeni Hayat’ı, biraz da benden sonraki jenerasyonun yeni bir döngüsü olarak görüyorum.
Hayrola, sen nereye gidiyorsun?
-Emekli olacağım ve ayrılacağım ben yakında. MDT’in yeni hayatını da, bu yeni jenerasyon devralacak. Bayrak devir teslimi olduğu için, şimdiden tohumlarını ekiyorum.