Furkan Eruçan (27) ve Kübra Karakoç (25) Money Shower’ın yaratıcıları. İkisi de İTÜ mezunu pırıl pırıl girişimciler. Tam 7 yıldır Money Shower’ı hayata geçirmek için uğraşıyorlar.
Valla müthişler! ATM’den çektiğimiz parayı dezenfekte eden bir teknoloji geliştirdiler. Dünyada ilk ve tek. Ve henüz 30 yaşında bile değiller…
7 yıl önce başlayan ortaklıkları 3 yıl kadar önce şirketleşti. Şirket ortakları arasında İTÜ ve Boğaziçi Üniversiteleri bulunuyor.
Bu para duşu çok ilginç bir icat. Bir de kişisel bir elektronik dezenfektan var. Minik bir el feneri gibi. O da dünyanın ilk elektronik dezenfektanıymış. Bana da bir tane hediye ettiler. Anlık olarak, tüm cansız yüzeyleri, su kullanımına gerek olmadan dezenfekte edebiliyor. Şimdi sürekli elimde kişisel elektronik dezenfektanımla dolaşıyorum. Tabak çanak, bilgisayar her şeyi onunla dezenfekte ediyorum.
Gençler şahane. Onları İTÜ Çekirdek ve Petrol Ofisi’nin ortaklaşa yürüttüğü proje sayesinde tanıdım. Petrol Ofisi çok alçak gönüllü davranıyor ama 7 sıfırlı bir desteği olmuş bu 11 girişime…
DÜNYADA İLK VE TEK
Girişiminiz için tebrik ediyorum. Ve hemen soruyorum. “Money Shower” nedir? Ne işe yarar?
-ATM’lerde parayı, kolay ve hızlı bir şekilde dezenfekte eden bir teknoloji. Her çeşit ATM modeline bu dezenfeksiyon modülünü entegre edebiliyoruz. Hatta, önemli bir bankamızın bazı ATM’lerinde şu anda kullanılıyor.
N’apıyor “Money Shower?” Kâğıt paradaki bakterileri mi temizliyor?
-Aynen öyle! Yaklaşık 30 bin bakteri ve virüs taşıyan bir kâğıt para, bizim entegrasyon yaptığımız ATM’den çıkarken, neredeyse 0 mikrobiyal yük ile çıkıyor. Rapor ve analizlerimize, Money Shower internet sitemizden herkes ulaşabilir. Türk Akreditasyon Kurumu’ndan temizlendiğine dair rapor, İTÜ’den de analizlerimiz mevcut.
Bir kâğıt para, sadece bir ayda, yaklaşık 150 farklı insanın elinden geçiyor. Biz, ürünümüzle kâğıt paraları, hastalık yapıcı bir etmen olmaktan çıkarıyoruz. Money Shower’lı bir ATM’den çıkan paranın üzerinde neredeyse 0 bakteri ve virüs kalıyor. Yani müşteri, tertemiz bir şekilde parasını çekiyor. Money Shower ile yüzde 99.99 dezenfeksiyon sağlıyoruz.
Kâğıt paranın üzerindeki bakteri ve virüsler üzerine yapılmış bir araştırma var mı?
-Olmaz mı? Mesela Oxford Üniversitesi’nin 2013’teki bir araştırmasına göre, bir adet kâğıt paranın üzerinde yaklaşık 26 bin bakteri ve virüs bulunuyor. Ayrıca bir kâğıt para, sadece bir ayda, yaklaşık 150 farklı insanın elinden geçiyor. Biz, ürünümüzle kâğıt paraları, hastalık yapıcı bir etmen olmaktan çıkarıyoruz. Bu arada ürünümüz, dünyada çok büyük bir pazara hitap ediyor. Patentleri de tamamen bize ait.
SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?
*Money Shower sistemi, UV-C ışık sistemi ve elektromanyetik alan sistemiyle çalışıyor. Her bir kâğıt para, ATM içerisinde bu sisteme maruz kalıyor. Bu sayede de üzerindeki bakteri ve virüslerin genetik materyalleri anında parçalanıyor.
BİZE ATM YOLLAYAN CEO!
Bize bir ATM gerekiyordu. Ama çok büyük ve ağır bir cihaz. Önce, ATM parçaları satın almaya başladım. Ancak bir bütün olarak gerekliydi. “N’apacağız, n’apacağız?” derken, İTÜNOVA, bizi, 2 yıl kadar önce Türkiye İnovasyon Haftası etkinliğine davet etti. Orada büyük bir holdingin CEO’sunu gördüm. Valla koşarak yanına gittim. Projemizi, ne kadar emek verdiğimizi anlattım. Sonra da ürünümüz geliştirme adına kendisinden bir ATM rica ettim! Sanırım, bugüne kadar kendisine iletilen en tuhaf isteklerden biriydi! Ama inanır mısınız bizi kırmadı. Bir ay içinde İTÜ ARI Teknokent’e, bir banka ATM’si geldi. Biz de hemen üzerinde çalışmaya başladık. Tabii, o zaman pandemi, vs. yoktu. Dolayısıyla kimsenin aklına böyle bir fikir gelmeden, biz tüm uluslararası patentleri de almış olduk. Bu icadımız, tüm dünyada benzersiz ve tek. Zaten, tüm fikri sınai mülkiyet hakları da bize ait.
BÜTÜN BAKTERİ VE VİRÜSLERİN SAVAŞÇISIYIZ!
Kendinizi Covid savaşçısı olarak değerlendiriyor musunuz?
-Sadece Covid-19 savaşçısı olarak değil, tüm hastalık yapan bakteri ve virüslerin savaşçısı bir firma olarak görüyoruz. Covid-19, hedefimizdeki 30 bine yakın zararlı mikrop, bakteri ve virüsten biri oldu. Petrol Ofisi gibi büyük bir firmanın özellikle de satış, pazarlama, AR-GE konularında destek çıkması bizi hem çok mutlu etti hem de çok daha ileri bir noktaya taşıdı.
RUSYA’DAN 50 BİN ADET ATM İÇİN TEKLİF İSTENDİ AMA…
Şu anda sizin buluşunuzu kullanan bir banka var mı?
-Evet, adaptasyonlarını gerçekleştirdiğimiz bazı bankalar şu anda ürünümüzü kullanıyor. Ama bu ürünün standart hale gelmesi için de bazı ATM üreticileriyle görüşmelerimiz sürüyor. Yani ATM üretilirken, bu ürünün ATM’nin içerisinde standart bir modül olarak yer alması bizim ana amacımız. Halihazırda iletişim kuramadığımız ATM üreticilerine erişebilmek ise, bu dönem en büyük önceliklerimiz arasında yer alıyor.
Kaç tane sipariş aldınız? Aldınız mı?
-Rusya’dan 50 bin adet ATM için teklif istenmişti. Ancak hem maddi durumumuz hem de bir ATM üreticisiyle anlaşmamız bulunmadığından siparişi onaylayamadık. Ama ileriki süreçlerde hedefimiz, bu siparişleri ATM üreticileriyle birlikte dünyadaki tüm bankalara zamanında yetiştirebilmek.
HENÜZ BİR İŞ ADAMI OLAMADIM, AMA BİR TÜR MUCİT OLDUM
Aileniz ne diyor bu “para duşu” icadınıza?
-Benim ailem de Kübra’nın ailesi de sağ olsun destekliyor ve gurur duyuyorlar bizimle. Emekli matematik öğretmeni olan babam, hep iş adamı olmamı istiyordu. Ben henüz iş adamı olamadım. Ama şimdilik bir tür mucit oldum!
FAYDALI BİR ŞEY DAHA İCAT ETTİLER: KİŞİSEL ELEKTRONİK DEZENFEKTAN
Peki, bir daha böyle bir şey icat edemezseniz üzülecek misiniz?
-Aslında son iki yıl içinde iki icadımız daha oldu! Biri, kişisel bir elektronik dezenfektan. Dünyanın ilk elektronik dezenfektanı aslında. Birçok hastane ve doktor özellikle pandemi sürecinde kullanmaya başladı. Anlık olarak, tüm cansız yüzeyleri su kullanımına gerek, olmadan dezenfekte edebiliyor. Bu sistem özellikle hem hijyene hem de suya çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde çok faydalı bir ürün oldu. Diğeriyse, para sayma makinalarına entegre edilen Money Counting Shower. Biz, daha birçok alana yayılmak ve bu alanlarda dezenfeksiyonu maksimum oranda sağlamak istiyoruz. Üniversitelerle birlikte akademik bir şekilde birçok ürün geliştireceğimize inanıyoruz. Burada avantajlı noktamız, genç olmamız. En büyük dezavantajımız ise, sermayemizin kısıtlı olması.
İTÜ ÇEKİRDEK’TE İLK 6 AYI SABAHLARA KADAR ÇALIŞARAK GEÇİRDİK
“İTÜ Çekirdek’e başvurduk” diyorsunuz. İcadınızı koltuğunuzun altına alıp, tak tak tak kapıyı mı çaldınız? Nasıl oluyor başvuru?
-Biz İTÜ Çekirdek’e ilk başvurduğumuzda elimizde ne bir ürünümüz vardı ne de somut bir çıktımız. İnternet üzerinden başvurumuzu yaptık. Sonrasında ise sadece bir fikirle, İTÜ Çekirdek jürisinin karşısına çıkıp sunumumuzu yaptık. Bizi, kabul ettiler.
Nasıl hissettiniz?
-İnanılmaz mutlu olduk! Aynı anda sorumluluk hissettik. Bu insanlar bize güvendi ve kapılarını açtı. Onları gururlandırmalıyız ve daha çok çalışmalıyız dedik. Gerçekten de öyle yaptık. İTÜ Çekirdek’te ilk 6 ayı sabahlara kadar çalışarak geçirdik. Sonrasında patent desteği aldık. Bu süreçte, birçok eğitim ve mentorluk desteği de aldık. Bu desteklerle iş planı ve finansal plan oluşturma, pazar araştırması yapma, AR-GE ve tasarım geliştirme, prototip oluşturma ve devlet destekleri alma gibi ihtiyaçlarımızı karşıladık.
Fabrikanız, atölyeniz olmadan prototip üretimlerini nerede gerçekleştiriyorsunuz?
-Prototip üretimlerini, İTÜ Çekirdek’in atölyesinde gerçekleştirdik. Halen hibe edilen ATM üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca, sanayi ustalarından, profesörlere uzanan bir köprü oluşturduk. Profesörler bize, “Bunun bunun yapılması gerek!” şeklinde bir plan çizdi. Biz de ustalara onları yaptırdık. Hatta, bu ustaların çalıştığı kurumlar da zamanla, bizim firmamızın çözüm ortakları oldular. Seri üretim süreçlerinde ise, Boğaziçi Üniversitesi’nin Dudullu Organize Sanayi Bölgesi içerisindeki Teknopark’ı da bize kapılarını açtı. Bu sayede sanayi ustalarıyla daha fazla yakınlaşma imkânımız oldu.
İNSAN SAĞLIĞI KONUSUNDA ÇALIŞMAK ULVİ BİR ŞEY
İnsana, inanılmaz bir tatmin veriyor. Biz de çok çalıştık, atılması gereken adımları attık, sonunda da başarıya ulaştık. Marka tescili yapıp, kendi firmanıza ait markaların oluşmasını görmek, hele bu markayı 7 ülkeye ihraç etmek çok gurur verici. Tabii ki endişelendiğimiz zamanlar da oldu. Kimse 7 sene uğraşıp, çalışıp başarısız olmak istemez. Ama üniversiteler ve Petrol Ofisi gibi büyük firmaların desteğiyle, endişelerimizin ne kadar yersiz olduğunu anladık.