İşte yine seferberlik zamanı…
Biz birlik olunca yapabiliyoruz.
Bir sürü şeyi değiştirebiliyoruz.
Zor durumdaki insanlara yardımcı olabiliyoruz.
Onların hayatlarını kolaylaştırabiliyoruz.
Bunu şimdi hep birlikte Rukiye’ye yapacağız!
Ben inanıyorum, olacak.
Rukiye, üç aylıkken geçirdiği menenjit yüzünden ölümlerden dönmüş ve yüzde 99 engelli kalmış. Yatağa bağımlı yaşıyor. Kendini bildi bileli öyle. Annesi ona bakıyor. Yüzde 99 engelli şu demek: Bedenindeki hiçbir kas tutmuyor, sadece sol işaretparmağını kullanabiliyor.
Ve işte o sol işaretparmağıyla… İki sene uğraşarak… Bir kitap yazdı: ‘Kanadı Kırık Melek’in Kanadına Takılanlar’
Yattığı yatakta annesi onu yan çevirdi, o pozisyonda saatlerce kalıp o tek parmakla kitabını yazdı.
Şu anda da çok gururlu.
Helal olsun ona! Seni alkışlıyoruz Rukiye…
Bir de beni ağlatan bir amacı var. Ona 37 yıl boyunca bakan annesine bu kitaptan elde ettiği gelirle ev alabilmek ve annesini umreye gönderebilmek…
Bu kitabı hepimizin alması gerekiyor ama yetmez, bence Rukiye’ye destek olmamız da gerekiyor. Destek olmak isteyenler [email protected]‘a mail atsınlar lütfen…
HİÇ OLMADIĞIM KADAR MUTLUYUM
Rukiye, seni tebrik ederim. Müthiş bir şey yaptın. Facebook’ta, sosyal medyada ve pek çok Whatsapp grubunda kitabın konuşuluyor. Herkes birbirine tavsiye ediyor, herkes senin için seferber olmuş durumda. Ne hissediyorsun?
Çok çok mutluyum… Hatta hiç olmadığım kadar mutluyum! Bu kadar büyük bir ilgi beklemiyordum açıkçası. Türkiye’nin her tarafından arıyorlar, kutluyorlar. Beni ziyaret etmek istiyorlar. Yanıma gelenler bile var. Tebrik mesajları atıyorlar. Ah, ne büyük bir sevinç benim için anlatamam…
Yüzde 99 engellisin…
Evet. Üç aylıkken menenjit geçirmişim. Hastaneler, hastaneler, hastaneler… Ölümlerden dönmüşüm. Kendimi bildim bileli böyleyim. Bedeninin sadece sol parmağı hareket edebiliyor. Ama işte güzel şeyler de olabiliyor hayatta. Ben yüzde 99 engelli olmama rağmen sol işaretparmağımla bu kitabı yazdım.
Peki nasıl yaptın? Ne kadar zorlandın?
Elbette kolay olamadı. Tam iki yıl sürdü. İğneyle kuyu kazmak gibi. Ama ben yazmayı sevdiğim için çok severek yaptım. İnsanın uyandığında bir hedefinin olması çok güzel. Ailem, “Çok zor, vazgeç, yoruluyorsun!” dedi ama ben pes etmedim, hedefime ulaşmak için gece gündüz yazdım.
Annen mi seni vazgeçirmeye çalıştı?
Evet, çünkü o sürekli beni düşünüyor. Sağlığımı zorlayan bir şey olduğu fikrine kapıldı. Ama ben onu ikna ettim.
Nasıl bir pozisyona getiriyordu seni yazabilmen için?
Şöyle: Beni sağ tarafıma çeviriyordu. Yastıklarla karın ve sırt tarafıma destek yapıyordu. Karşımda bilgisayar ekranı, ben sol parmağımla yazıyordum. Yavaş yavaş. Ama tabii, kendi kendime diğer yanıma dönemiyorum bile. Annemin beni bıraktığı pozisyonda kalıyorum. E biraz meşakkatli bir şey. Ama yine de ortada bir kitap var ve beni destekleyen, tebrik eden insanlar… Her şeye değdi!
Bu kitabı yazmanın amacı neydi?
Hayalimdi bu benim… Engellilerin sesi olmak için yazdım. Engellilerin neler yapabileceğini göstermek istedim. Bir de tabii daha özel hayallerim var.
Ne gibi?
Belki kitap çok satar, ben de elde ettiğim gelirle hayatını bana adayan anneme bir ev hediye edebilirim. Belki saçmalıyorum, belki kurmamam gereken bir hayal bu… Ama elinde değil insanın. Annem çok azla yetinen biri. Kendisi için hayal kurduğunu bile görmedim, inanılmaz fedakârdır, sürekli çocuklarını düşünür. Bana hayatını adadı. Biliyorum ki hac görevini de gerçekleştirmek istiyor. Belki annemi umreye de yollayabilirim.
YÜZDE 99 ENGELLİ OLMAM BU DÜNYADA SEVEREK GEÇİRDİĞİM BÜYÜK SINAVIM
Kendi bildin bileli yatağı mı bağımlısın?
Evet.
Nasıl bir çocukluk geçirdin?
Çocukluk yaşadım denemez! Çocukluğunu yaşayanlara bakarak hayaller kurmakla geçti çocukluğum. Ama mutsuz değilim, hayata küsmedim, hiçbir şeye lanet etmedim.
Başına gelenleri nasıl değerlendiriyorsun?
Kader… Bu da benim bu dünyadaki severek geçirdiğim büyük sınavım.
Nasıl bir ailesiniz sizi?
Birbirine bağlı bir aile, sevgi dolu bir aileyiz. Kendi yağında kavrulan…
Baban?
Ah… Babam artık hayatta değil. 2.5 yıl kanserle savaştı ama kaybettik maalesef.
Okula hiç gidemedin. Okumayı, yazmayı nasıl öğrendin?
Okul hayatım olamadı maalesef çünkü oturamıyorum, yatar pozisyonda olmam gerekiyor. Annem bana sadece harfleri öğretti. Kâh televizyon yazılarından, kâh gazetelerden birleştirme yaparak okumayı, yazmayı çözdüm. Zoru başarmayı her zaman sevmişimdir.
Bu ülkede engellilere bakışı nasıl değerlendiriyorsun? Neler değişmeli?
Bize başka bir dünyadan gelmişiz gibi davranıyorlar! Acıyorlar bize. Ama acımaktan öte şeyler yapılmalı. “Engelli” diyorlar, doğru, bedensel engelliyiz. Ama daha önemli bir şey var: Biz bu engelleri bütün olumsuzluklara rağmen aşabiliyoruz, onlarsa aşamıyor. Engeller asıl onların kafasında. Engellileri bir çocuk gibi görüyor ve öyle seviyorlar. Oysa ben 37 yaşında bir kadınım mesela…
SOL İŞARETPARMAĞIM DÜNYAYA AÇILAN PENCEREM
En son dışarı ne zaman çıktın?
En son geçtiğimiz yaz çıkabildim. Tekerlekli sandalyeyle çıkıyorum. Ama oturamadığım için yatay bir şekilde biniyorum. Zor olduğu için çok sık olamıyor maalesef!
Sol işaretparmağın ne ifade ediyor senin için?
O, benim hayat kaynağım… Dünyaya açılan pencerem…
“Ya ona da bir şey olursa!” diye korkuyor musun?
Elbette! Ama korkarak yaşanmıyor. Düşünmemeye çalışıyorum…
Allah korusun, annen vefat etse sana kim bakacak?
Dört kardeşim var, çok şükür ki kardeşlerimin hepsi de vicdanlı insanlar..