HEY sen, benim güzel okurum.
Sana söylüyorum.
Kaç kere teşekkür ettim sana bilmiyorum.
Yine teşekkür ediyorum, tekrar tekrar.
Sen binlercesin ama biriciksin.
Hiç tanımadığımız ama fotoğraflarına bakıp, acısını ta içimizde hissettiğimiz Zeynep ve ablası Sude Naz için nasıl da seferber oldun.
Çok çok mutlu oldum.
*
Dün mail’lerime bakarken, büyük bir şirketten gelen “Sude Naz için aradığınız miktarı biz karşılamak istiyoruz. Lütfen bizimle irtibata geçin” mesajını gördüm.
Heyecanlandım, aradım.
Bir taraftan da kafamda sürekli ikinci 20 bin lirayı nereden bulacağım var.
“Biz o 20’nin tamamını vermek istiyoruz” demesinler mi?
Ne kadar sevindiğimi anlatamam.
Havalara uçtum dersem yeridir.
Hemen Sude Naz’ın hesap numarasını verdim.
“Ben sizin için ne yapabilirim” dedim.
Cevap: “Hiçbir şey.”
Böyle bir yücegönüllülük karşısında önce teşekkür ettim, sonra da “Benim için almadan vermek Allah’a mahsus. Patronunuza söyleyin çok çok makbule geçti. Ama ben kendisiyle tanışmak ve elimden bir şey gelirse onun için yapmak isterim” dedim.
“Kendisine ileteceğim” dedi.
*
Vazifesini tamamlamış insanların rahatlığıyla tekrar mail’lerime döndüm.
Kuş gibi cıvıl cıvıl ve mutlu hissediyordum kendimi.
Çok uzun sürmedi.
Çünkü Hakkâri’de gazetecilik yapan ve bölgeyi çok iyi tanıyan bir meslektaşım mail atmıştı, “Ayşe Hanım, büyük bir iyilik bu, aile de çok bahtiyar oldu. Fakat bir sorun var. O aracın içinde bir üçüncü çocuk daha vardı, annesini kaybeden ama sağ kalan: Berivan…”
Hem çok sevindim bir kişinin daha hayatta olmasına…
Hem de “Aman Allah’ım ben halt edeceğim” dedim…
Bir 20 bin lira daha nasıl bulacağım?
Evet, bir sürü Yarım Kalan Hayat yapmamı isteyen şirket var ama hemen şu anda tak diye parayı alamam ki onlardan, işi yapmadan almıyorum…
Kara kara mail’ler arasında gezinirken, TAV’ın CEO’su Sani Şener’in mail’ini gördüm.
Sabahın çok erken saatlerinde atmış, ben tabii yeni gelenleri okuduğum için o, altta kalmış.
“Ayşe günaydın. Çok acıklı bir hikâye bu. İnşallah bundan sonra bahtları açık olur. Senin için bir sakıncası yoksa, ikinci kardeşin 20 bin lirasını da biz vermek isteriz. Fakat senin Yarım Kalan Hayatlar’daki katı kurallarını biliyorum. Üç-beş gün içinde başka bir talep çıkmazsa, o parayı da biz yatıralım ne dersin? Ama lütfen bu işi sessizce yapalım, aramızda kalsın. İzin ver biz TAV olarak ikinci kardeşin hayatına da destek olalım…”
*
Şu Allah’ın işine bakar mısınız?
O üçüncü çocuk Berivan’ın parası nereden gelecek derken…
Yine TAV hayatımı kurtardı.
Teşekkürler adının açıklanmasını istemeyen işadamı!
Teşekkürler Sani Sener!
Umarım bana özel yazdığınız mail’i ifşa ettiğim için kızmazsınız.
Ama başka türlü nasıl durumu ifade edeceğimi bilemedim.
Siz, iki tane Yarım Kalan Hayat’a yardım ettiniz.
*
Zeynep, Sude Naz ve Berivan…
Evet, o kazada annelerini kaybettiler, evet ocakları söndü…
Fakat üçünün de artık kendilerini adına bankada açılmış hesaplarında 18 yaşında alacakları 20 bin liraları var. Ne kaybettikleri insanları getirir, ne de çektikleri acıyı dindirir.
Sadece hiç yoktan iyidir.
Bu ülkedeki bütün merhametli insanları seviyorum.